GÜNDEM
Tarım Kırmızı
Alarm Veriyor
Bir zamanlar, “tarım kesimi çöküyor” söylemini kullananların
“felaket tellalı” olarak adlandırıldığı Türkiye'de şimdi hemen
hemen herkes tarım kesiminin “bittiğini” açık seçik söylüyor.
Tarım kesimiyle ilgili yapılan araştırmalar da kötü sonuçları
ortaya net bir şekilde ortaya koyuyor. İzmir Ticaret Borsası'nın
araştırmasında Türk tarımının resmen “bittiği” açıklanıyor ve
nedenleri alt alta sıralanıyor.
Raporda, 1994 yılına göre, 2002 yılı girdi satın alma gücünün
tarla bitkileri üreticilerinde yüzde 35, sebze üreticilerinde
yüzde 25, meyve üreticilerinde yüzde 24, hayvancılık yapan üreticilerde
de yüzde 43 oranında azaldığı ortaya konuluyor.
Rakamların anlamı ise özetle şöyle: Türk köylüsünün girdi satın
alma gücü ortalama yüzde 26.7 oranında azaldı.Yani Türk köylüsü
fakirleşti.
Türkiye nüfusunun hala yüzde 45'ine yakınının geçim kaynağı olan
tarımda yaşanan bu gerileme ülkenin tarımda dışa bağımlı hale
getirilmesinin de en büyük nedenlerinden birisi olarak gösteriliyor.
Araştırmada ortaya çıkan bir diğer gerçek ise oldukça dikkat çekici.
Tarım kesimi bugüne kadar hep “enflasyonun nedeni” olarak gösteriliyordu.
Araştırma ise gerçek durumun böyle olmadığını net bir şekilde
ortaya koymuş.
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Yemişçi, araştırmada
ortaya çıkan bu durumu şöyle yorumluyor:
“Hesaplamalarımız tarımın enflasyonun nedeni olmaktan çok, mağduru
olduğunu ortaya koymaktadır. 1980 sonrası dönemde iç ticaret hadlerinde
tarım aleyline olan gelişme 1985-1987 döneminde tekrar tarımın
lehine dönmüş. Girdi fiyatlarını dikkate alarak hesapladığımız
iç ticaret hadlerindeki değişmenin çok daha büyük oranda tarım
aleyline olması, ülkemizde kaynak aktarımının yönü konusunda önemli
bir yapısal değişmenin bulunduğu anlamına gelmektedir. Başta sanayi
sektörü olmak üzere diğer sektörler artık daha az tarımsal girdiye
ihtiyaç duyarken, tarımımız başta sanayi olmak üzere diğer sektörlerin
ürettiği gübre, ilaç, tohum, akaryakıt, tarımsal araç ve gereç
daha fazla ihtiyaç duyar hale gelmiştir.”
Tarım kesiminin sağladığı istihdam, GSMH ile ihracata yaptığı
katkılar göz önüne alındığında şu anda içine düştüğü durum pek
kolay anlaşılacak gibi görünmüyor. Seçim dönemlerinde “oy deposu”
olarak görülen ancak daha sonra unutulan tarım kesiminde bir reform,
yeni bir politika da kaçınılmaz gözüküyor. Tarım kesiminden desteklenmenin
kaldırılmasını isteyen “gelişmiş ülkelerin” tarım kesimine sağladığı
destek, teşvik ve fonlar düşünüldüğünde Türk köylüsünün bir anda
ortada bırakılması, bu sektörün önümüzdeki süreçte daha da kötü
duruma geleceğinin bir göstergesi.
Hükümetin hala 2002 yılına ait Doğrudan Gelir Desteği primlerinin
büyük bir bölümü hala dağıtılamadı. Yaklaşık 1 katrilyon lira
henüz ödenmedi. 2003 yılı için toplam ödenmesi gereken 2.9 katrilyon.
Ancak hükümetin hazırladığı bütçeye “Dünya Bankası”nın baskısıyla
500 trilyon lira koyması da konuya bakış açısını net bir şekilde
ortaya koyuyor. Dekar başına alacakları parayla yeni ürün ekme
dönemine hazırlanmak isteyen üreticinin mağduriyeti ise aldığı
borçların faizlerinin her geçen gün yükselmesiyle daha da artıyor..
Türkiye'de ortalama dekar başına 8 litre mazot kullanıldığı hesaplanarak
bunun yüzde 35'inin üreticiye “mazot desteği” olarak ödeneceğini
açıklanması da üreticiyi memnun etmedi. Çünkü pamukta 30 litre
mazot kullanan üretici ile bir litre mazot kullananın aynı desteği
alması “adaletsizlik” olarak nitelendiriliyor.
Özetle, biz haberlerimizde “tarımda kendi kendine yetebilen 7
ülkeden bir tanesi” cümlesini bundan sonra kullanamayacak olsak
da hükümetlerin, ülke nüfusunun yüzde 45'inin geçimini sağladığı
tarım sektörünü artık masaya yatırıp destekleme modellerini yeniden
gözden geçirmesi zamanı geldi, geçiyor.
|
GÜNDEM
>>
Üreticide
hayal kırıklığı
>>
2.
Yaş meyve sebze sempozyumu
>>
Çünkü devlet baba dedik ya...
>>
Mazot
desteği üreticiyi memnun etmedi
>>
Tarım kırmızı alarm veriyor
>>
SARS pamuk fiyatlarını da sarstı

ANA
SAYFAYA DÖN



|