SEKTÖREL
Prof.
Dr. İbrahim Ortaş
Ç. Ü. Zir. Fak. Toprak Bölümü
Muz
Bitkisinin Beslenmesi
Organik bir gübre olan Mikoriza:
Bilindiği gibi doğadaki bir çok bitki türü ve çeşidi bunların
içinde muz bitkisi de olmak üzere kültürü yapılan narenciye ve
diğer bazı meyve ağaçları ile bazı sebzeler gübresiz ve çoğu zaman
suyun az olduğu koşullarda hiç bir girdi gereksinimi olmadan sağlıklı
olarak yetişebilmekledirler.
Yakın zamana kadar toprakta alınabilirliği yavaş olan besin elementlerinin
alımının yalnızca bitki kökleri tarafından sağlandığı sanılıyordu.
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, bitki besin elementlerinin
köklerin yanı sıra çoğunlukla, mikoriza diye adlandırılan ve teşhisi
mikroskop altında yapılan, birim cm kök uzunluğu başına yüzlerce
metre uzunluğunda hif üreten bazı mantar türleri taralından alındığım
ortaya koymuştur.
Türkiye, içinde bulunduğu iklim kuşağı ve coğrafi konumundan
dolayı kil ve kireç içerikleri yüksek, organik madde içeriği düşük
ve yer yer de strüktürleri bozuk topraklara sahiptir. Toprakların
bu tür fiziksel, kimyasal ve biyolojik yönden arzu edilmeyen özellikleri,
toprakta bitkilerce alınabilir besin elementlerinin konsantrasyonlarını
düşürmektedir. Böyle topraklarda bitkilerin iyi bir gelişme göstermeleri
için fazla miktarda besin elementleri gübrelemesine gereksinim
duyulmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler için mevcut kaynaklarının
üstünde para ayırarak dışarıdan gübre temin etmek son derece zor
ve ülkelerin milli ekonomilerine ağır bir yük oluşturmaktadır.
Bunun yerine bitkilerin geliştirdiği ve koşullara bağlı olarak
gereksinim duydukları besin elementlerini sağlayan doğal uyum
mekanizmalarının bilinmesi ve bunların uygulamaya aktarılması
geleceğin önemli tarım stratejilerindendır.
Mikoriza infeksiyonu aynı zamanda bitkilerin bakır, demir ve
molibden gibi ağır metallerle de daha iyi beslenmesini sağlamaktadır.
Mikoriza yeni kurulacak bahçelerde uygulanabilir. Fide oluşumunda
ve tarlaya şaşırtma esnasında mikoriza uygulanması durumunda bitkinin
yaşamı boyunca dengeli beslenmesi sağlanabilir. Ülkemizde yeni
uygulama alanı bulan mikoriza mantarında bahçe tarımı yapılan
alanlarda geleceğe yönelik umut görülmektedir.
Organik gübre olarak yanmış hayvan gübresi yanında, başta muz
bitkisi atıkları olmak üzere ve diğer bitki materyallerinden yapılacak
olan kompost uygulaması sağlıklı bitki yetiştiriciliği için yararlı
olacaktır.
Muz Gübrelenmesi:
Bir ton muz 6 kg K2O içerir. Böylece 60 ton/ha verim elde edilen
iyi bir plantasyondan (salkımlı) 400 kg/ha K2O'in uzaklaştığı
görülmektedir. Bu kadar verim ve bitkinin diğer kısımlarıyla birlikte
uzaklaşan toplam K miktarı ise 1200 -1500 kg/ha K2O arasında değişmekte
olup, bazen 2 ton / ha'a kadar ulaştığı belirlenmiştir. Potasyumca
fakir topraklarda muz yetiştiriciliği için tavsiye edilecek uygulama
miktarlarının çok bonkörce olması gerekmektedir; bu miktar 1500
kg/ha K2O 'e kadar çıkabilir. Muz yetiştiriciliğinin yoğun olarak
yapıldığı yörelerimizde, topraklar alkali karaktere sahiptir.
Bu nedenle potasyumlu gübre olarak genellikle Potasyum Sülfat
kullanılmaktadır. Potasyum sülfat onarma döneminde toprağa önerilen
diğer taban gübreleri ve organik gübre ile birlikte toprağa karıştırılmalı,
olabildiği kadar kök bölgesine ulaştırılmalıdır. Akdeniz bölgesinde
toprak kireçli bir yapıya sahip olduğu için genel olarak pH 7'nin
üstündedir. Bu yüzden muz bahçelerinde azot üre olarak, potasyumun
Potasyum Sülfat, Fosforun ise 18.46 (DAP) olarak verilmesi önerilebilir.
Muzun gübre ihtiyacı dikim sıklığı ve verimine göre değişir. Verim
arttıkça verilecek gübre miktarı da artar.
Muz bahçeleri gevşek, drenajı iyi ve üst 20 cm'si organik maddece
zengin olmalıdır. Verimli volkanik topraklar muz için ideal ortamlardır.
Optimal pH aralığı 5-7 dir. Bu değerlen altında ve üstünde de
yetişebilir. Asidik koşullan tercih ediyor. Yüksek verim düzeylerinde
(5 ton/da/yıl) topraktan istediği besin elementleri miktarı çok
yüksektir. Bir ton muz, 2 kg Azot, 0,3 kg P ve 5 kg K, 0.4 kg
Ca, 0.5 kg Mg içerir. Gübreleme bu içerikler dikkate alınarak
yapılmalıdır.
Sulama ile gübrelemenin birlikte yapılabildiği (fertigasyon)
bu sulama sistemi, tarımda verimi ve kaliteyi artıran en önemli
sistemlerden biridir. Son yıllarda bu sistemde, sulama suyu içerisine
istenen gübre miktarını ayarlayan aletler de geliştirilmiştir.
Bu sulama sisteminde sulama, tarlanın her tarafına eşit bir şekilde
uygulanır. Etkili kök bölgesi daima nemli tutulabilir ve gerekli
su miktarı ayarlanabilir.
Dikim çukurlarına toprak analizi sonucu önerilen miktarlarda gübre
konmalıdır. Toprakta organik madde, N,P,K gibi elementler yeterli
bulunmuşsa uygulanacak ortalama miktarlar aşağıda verilmiştir.
Dekara ortalama 10.000 kg. meyve verimi alınacağı göz önüne alınarak,
dekara 8.000 kg iyi yanmış kaliteli çiftlik gübresi, 58 kg. Azot.
30 kg. Fosfor ve 130 kg. Potasyum sağlayacak şekilde kimyasal
gübre, sezona dağıtılarak verilebilir. Potasyumun büyük bir kısmı
hevenk oluşum ve gelişim döneminde alındığı için gübrelemenin
bu dönemden önce yapılması önerilir.
İyi bir muz yetiştiriciliği için uygun tüf materyali sağlanarak
kök bölgesi hem gevşetilir hem de
bitki besin elementlerince zenginleştirilir. Pirit katılarak hem
pH düşürülür hem de demir ve S kaynağı sağlanmış olur. Bazalt ve
andezit tüfleri karışımı uygun bir ortam olabilir.
Muz bitkisinin dengeli beslenmesi için mutlaka aralıklarla toprak
ve yaprak analizlerinin yapılması ve buna göre gübre önerilerinin
yapılması gerekmektedir. Dengeli ve yeterli belenmeyen bitkiler
sağlıksız bir görünüm sergileyeceklerdir. Sağlıksız bitkiler hastalık
ve toprak kökenli zararlıların olumsuz etkilerine daha çabuk maruz
kalacaklardır. İyi beslenen, sulaması ve bakımı zamanında yapılan
bir muz bahçesi üreticinin yüzünü güldürecektir.
Toprak işleme, kök bölgesini havalandırmak, yabancı otları öldürmek,
yağışlar veya üzerinde yürüme sonucu toprakta meydana gelen kaymak
tabakasını kırmak ve toprağı kabartarak yağmur sularının veya
sulama sularının toprağa daha kolay girmesini sağlamak için yapılır.
Muz kökleri yüzlek olduğu için besleyici köklere zarar vermemek
için toprak işlemenin minimumda tutulması gerekir. 20 cm yüzeyde
bir koruyucu örtü tabakası ile yabancı ot kontrolü yapılabilir.
Bu şekilde hem bitki zamanla ayrışan materyalden beslenir hem
de patojen ve nematotlara karşı korunmuş olur. Hem toprak sıcaklığım
ve nemini korumak, hem de yabancı otları kontrol altına alabilmesi
için muz bitki artıkları olan yapraklar ve dalları parçalanarak
toprak yüzeyine malç şeklinde uygulanmaktadır. Bu şekilde yüzeye
yayılan muz bitki artıkları ile yabancı ot kontrolü sağlanacaktır.
Toprak yüzeyine yayılan bu artıklar onarma zamanı toprak altına
gömülerek toprağın organik madde içeriğini yükseltecek ve aynı
zamanda organik gübre görevine yardımcı olacaktır.
Nematot Zararlısına Karşı Mikoriza
Aşılanması
Bitkilerin en önemli zararlılarından biri olan paraziti nematotlar
ortalama % 15-40 arası verim kaybına neden olmaktadırlar. Canlı
ve toprakta yaşam yeri bulmuş olan parazit çıplak gözle gözlenememekte
ve ancak mikroskop altında tanımlanmaktadır. Toprakta daha çok
yumurtalarını bırakarak çoğalan organizma koşullar (sıcaklık,
nem) uygun olduğu durumda 6 hafta içerisinde 200-300 yumurta bırakarak
yeni nesil oluşturabilmektedir.
Nematot bitki kökleri üzerinde beslendiği için kendi zararlı etkisi
yanında hastalık taşıyıcı ve bazen de hastalığın bitkiye ulaşmasında
bitki köklerini--yaraladığı için yeni zararlılar için kapıyı aralamaktadır.
Örneğin Fusarium zararlısı nematotun zarar verdiği bitkiye daha
fazla zarar vermektedir. Bu tür durumlarda patojen olmayan organizma
patojen duruma dönüşerek bitkiye zarar vermektedir. Nematotun
bitki köklerinden beslenmesi durumunda bitki öz suyunun emilmesi
nedeniyle bitki gelişimi zayıflamakta ve ileri boyutta ise bitkide
beslenme noksanlığı belirtileri ortaya çıkmaktadır. Nematotlar
kendi
|
SEKTÖREL
>>
Muz
bitkisinin beslenmesi
>>
Aflotoksin
sorunu
>>
Sağlıklı buzağı, iyi gelişen buzağıdır

ANA
SAYFAYA DÖN


aralarında beslenme durumlarına göre sınıflandırılmaktadırlar.
Kök-ur nematotları (Meloidogyne spp) bitki köklerinde irili ufaklı
urlara neden olmaktadırlar ve kolayca çıplak gözle teşhis edilmektedirler.
Bitki büyümesi şiddetli derecede kist (Heterodera avenae) ve kök
lezyon nematotu (Pratylenchus penetrans) tarafından etkilenmektedir.
Özellikle sebze bitkileri ve meyve ağaçlarında nematot zararlısı
fazlasıyla köke zarar vermektedir. Bitki kök salgıları organizmaları
kendine doğru yönelten bir sinyal oluşturabilirler. Çoğunlukla
nematotlar potasyum eksikliğinin olduğu zaman replant (arkası
arkasına aynı bitkinin ekildiği yerlerde) hastalığı oluşmaktadır.
Pamuk bitkisinde potasyum noksanlığı olan alanlarda nematot zararlısı
etkin iken potasyum ile iyi gübrelenen topraklarda nematot sayısı
fazla olmasına rağmen zararlı etkisinin az olduğu belirlenmiştir.
Mn eksikliği olan bir toprakta manganlı ve mangansız ortamda yetiştirilen
arpa bitkilerinde nematot zararlısı sayıları aynı olmasına rağmen
mangan uygulanan bitkilerin daha az etkilendiği gözlenmiştir.
Bitki paraziti nematot türleri de örtü altında yetiştirilen sebzelerde
önemli zararlara neden olmaktadırlar. Kök-ur nematotları (Meloidogyne
spp.) ile yapılan nematisid denemelerinde bu zararlıların muzda
%40-48, domateste % 42-54, patlıcanda % 30-60, kavunda % 18-33
oranında ürün kayıplarına neden oldukları tespit edilmiştir. Bu
zararlılara karşı en etkin ve kalıcı mücadelenin, fiziksel ve
kültürel önlemlerin yanı sıra toprağın antagonistik potansiyelinin
kullanılması ile sağlanabileceği bildirilmektedir. Mikorizal fungusların
bir çok bitkide bitki paraziti nematotların gelişmesini engelledikleri
çeşitli araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. İspanya koşullarında
mikoriza aşılamasının
nematotlarına karşı etkinliğini belirlemek için yürütülen araştırmada
G. mossea aşılaması bitki köklerinde nematot gelişimi ve kök yüzeyinde
tahribatı bastırdığı belirlenmiştir.
Araştırıcılar düşük fosfor uygulaması koşullarında mikoriza aşılamasının
bitkinin besin elementi içeriğini artırdığını, nematot üremesinin
bastırdığı belirlemiştir. Mikoriza aşılaması bitkinin N, P, K,
Ca ve Mg içeriğini önemli derecede artırmıştır. R. similis (Cobb)
muz bitkisinin en önemli nematot zararsıdır. Bu zararlının kontrolü
sentetik nemasitlerce mümkün ancak ilacın insan sağlığı üzerindeki
etkileri dikkate alındığında biyolojik yöntemlerin uygulanmasının
daha yararlı olacağı beklenilmektedir. Bu amaca yönelik yürütülen
çalışmalarda Glomus occultum, Entrophospora colombiana ve Gigaspora
margarita, kompost uygulaması ile kimyasal mücadele yöntemleriyle
karşılaştırılmıştır. Araştırma bulgularına göre mikoriza aşılamasının
R. similis 'ı bastırmada kimyasal ilaçlardan daha başarılı olduğu
belirlenmiştir. Her ne kadar nematot sayısında bir azalma olmamasına
rağmen yine de en iyi sonuç mikorizamn kompost ile uygulandığı
alanlarda belirlenmiştir. Mikorizanın pozitif etkisi bitkinin
daha fazla Ca ve Mg ile beslenmesiyle ilişkilendirilmiştir.

Bitkinin kök bölgesi veya rizosferinde bulunan mikroorganizmalar,
topraktaki besin elementlerinin bitki tarafından alımını arttırmak,
bitki büyüme hormonlarını üretmek ve bitkiyi
patojenlere karşı korumak gibi yararlar sağlarlar. Mikroorganizmaların
bazıları toksik salgılar çıkartarak ortamda bulunan patojenleri
zehirler, böylece bitkiyi hastalık ve zararlılardan korur. Bu tür
mikroorganizmalar biyolojik kontrol unsurlarıdır. Kimyasallara alternatif
olarak çevre dostudur. Günümüzün en önemli sorunu olan çevre kirliliği,
hastalık ve zararlılara karşı biyolojik kontrol mekanizması kullanılarak
çözülmeye çalışılmaktadır. Organizmalar, bitkilerin kendi başlarına
yapamadıkları birçok aktiviteyi sağlayabilme yeteneğindedir. Bunların
en önemlileri: bitki kökleri aracılığı ile azot fıksasyonu ve topraktaki
besin elementlerinin alımında aktif rol alan mikorizal funguslardır.
Mikorizanın bitkilerin nematotlara karşı direncini artırdığı belirtilerek
pratikte mikoriza kullanımının konukçu bitki türü ve çeşidi, ekim
nöbeti, toprağa organik madde ilavesi gibi etkenlerle desteklenmesinin
önemini vurgulamıştır. Mikoriza ile aşılanan topraktaki bitkilerin
hastalıklara karşı daha dirençli oldukları belirlenmiştir.
Akdeniz kıyı şeridindeki topraklarının önemli kısmında nematot
zararı bulunmaktadır. Nematot ve diğer küçük mikroskobik kurtçuklar
bitki köklerini yiyerek önemli derecede bitkiye zarar vererek
verim kaybına neden olabilirler. Nematot zararı genelde organik
maddenin yüksek olduğu alanlarda, münavebe siteminin olduğu alanlarda
aynı organizma aynı toprakta uzun süre olamayacağı için daha az
zarar vermektedir.
|