ARAŞTIRMA

Zir. Yük. Müh. Ahmet Nedim Nazlıcan
annazlican@yahoo.com
Soyalı Ürünler
Gün geçmiyor ki, herhangi bir dergi ya da gazetede
soyalı ürünlerle ilgili tanıtıcı bir haber çıkmasın. Geçmiş yıllarda,
bu sevindirici gelişmeler için ne kadar yanıp tutuştuğunu hatırlayınca,
hüzünlenmeden edemiyor insan. Bu ülkenin insanları, böylesine
değerli bir ürünü doğru dürüst tanımıyorlardı, hatta hiç adını
duymamış kişiler bile ne çoktu. Ülkemizdeki yerli soya üretimi
düşük miktarlarda süründüğünden ve soyalı ürünlerle ilgili sanayi
tesisleri bir türlü kurulamadığından, bu konuda istenen seviyelere
ulaşmaya ancak hayallerimizde yer verebiliyorduk.
Son dönemlerde, basının ve televizyonların da gayretiyle sağlıklı
beslenme konusunda yoğun bir kampanya başlatılınca, halkın gıda
alımı konusundaki tercihlerinde de olumlu değişiklikler olmaya
başladı. Gerçi, “dediğim dedik” diyen inatçılar hala fazla miktarda
var ama en azından, yeni bir ürüne sıcak bakıp, tadından hemen
hoşlanmasa bile, kendi sağlığı için yeni tatları mutfak kültürüne
sokmayı tercih edenler de gün geçtikçe artıyor.
Deprem uzmanlarının bir dönem televizyon ekranlarını parsellemesi
gibi, şimdilerde de sağlık uzmanları ve diyetisyenler her gün
farklı bir beslenme tipi önerisiyle karşımıza çıkıyorlar. Akılların
allak bullak olması gibi bir olumsuzluğa rağmen, arada bir işe
yarayacak yararlı bilgiler de kitlelere ulaşmıyor değil. Beni
en fazla şaşırtan da, pek çoğu yurt dışında eğitim aldığını söyleyen
bazı uzmanların, özellikle soyaya karşı,” hiç duymamış, görmemiş”
pozisyonunda kalmaları; bilgiyi ayaklara kadar getiren internet
ortamında bile yüz binlerce soyalı yayına kavuşmak mümkünken,
adeta yok farz ettikleri soyanın faydalarından hiç bahset-memeleridir.
Bazen katır tırnağı, kedi otu, minare gölgesi (!) gibi uyduruk
koca karı ilaçları hammaddelerini bile yazı ve sözlerine konu
ediyorlar da, dünyanın en fazla ekilip biçilen 5-6 ürününden biri
olan anlı şanlı soyanın adını bile anmıyorlar. Harika bitki, mucize
bitki diye anılan soyayı sanki hiç duymamışlar, sanki o pek sıkça
ziyaret ettikleri yabancı ülkelerde hiç soyalı ürünleri yememişler
gibi, sanki soya onların düşma-nıymış gibi bir nemelazımcılık
ve boşvermişlikle görmezden gelmekteydiler bu müthiş ürünü.
Nedense, son zamanlarda bir yeni fark ediş seziliyor konu uzmanlarının
davranışlarında. Sanki bugün keşfetmişler gibi, soyalı ürünlerle
ilgili ufak tefek bilgileri kaydetmeye başladılar artık. Halk
diliyle, “uyanın da balığa gidelim” diyesi geliyor insanın. Dilerim
bu uyanışın gerisi gelir de, bütün dünyanın uzun yıllar öncesinden
fark ettiği ve günlük beslenmesinde yoğun olarak yer verdiği soyalı
ürünlerle insanımızın tanışmasında olumlu katkılar yapmış olurlar.
Gelecek günlerin, soyalı ürünleri zirveye çıkaracağını kestirmek
fazla zor olmasa gerek. Birçok firma irili ufaklı tesisinde soyalı
ürünleri üretmeye başlamış durumda. Bir markete gidildiğinde soyalı
ürünlerle ilgili seçeneklerin arttığı kolayca anlaşılıyor. Soyanın
unu ve eti bile değişik markalarla göz önüne gelince, darısı diğer
soyalı ürünlere diyor ve özellikle yerli üretimlerin piyasaya
çıkmış olmasını diliyor insan.
Bu nedenle, eski sayılarımızın birkaçında daha önce yer verdiğim,
bazı soyalı ürünlerle ilgili açıklamaları bu sayfalarda tekrarlayarak,
çorbadaki tuzumu arttırmak istiyorum. Amerikan Soya Birliği yayınlarında
yer alan bazı soyalı yemek tariflerine de yer vererek ...
Soya Unu :
Belki de en yaygın olarak kullanılabilecek soyalı ürün olan soya
unu, ekmekte ya da her türlü hamur işinde, buğday ununa % 10-20
oranında katılarak tüketilebilir. Soya ununun protein içeriği
% 50 oranında olduğundan, bünyesine katıldığı unlu ürünleri zenginleştiren
ve bayatlamayı geciktiren bir etki yapmaktadır. Karışımı nemlendirmesi
mikro dalga fırında pişirilmesini kolaylaştırırken, daha az yağ
emmesi de bir tercih sebebi oluyor. Soya ununu sadece hamur işlerinde
kullanmakla kalmayıp, her türlü çorbalara ve yemeklere birer kaşık
katarak da tüketebilirsiniz. Çocuk gelişimindeki yararları yanında,
yaşlı insanların sağlığı için de oldukça etkili bir yol olur bu
uygulama. Sarma, dolma ve diğer yemeklerin içine bir kaşık soya
unu katarak denemeler yapmalarını, bütün hanımlara öneriyorum.
Soya Sosu ve Filizi :
Uzakdoğu'da soya sosunun katılmadığı bir çorba ya da yemek türü
adeta yok gibidir. Üstelik soya sosu kullanıldığında ayrıca tuz
eklemeye de gerek kalmadığından, damar sertliği çekenler için
de tuzdan uzak durmayı sağlıyor. Salatalara damlatılan birkaç
damla soya sosu, tadı oldukça güzelleştiriyor. Bütün bu dene-meleri,
bizim damak tadımıza daha uygun olan, light tipi hafif sosla yapmanız
gerektiğini de hatırlatıyorum tabii ki.
Filizi ise; değişik sebze yemeklerinde garnitür olarak başarıyla
kullanılabilir ama benim favorim salatalar. Çoban salatasına katılan
soya filizi, soya sosu ve nar ekşisiyle de birleşince nasıl da
güzel oluyor, bir bilseniz ? Bilmeniz için de denemeniz gerekiyor
haliyle. Evde soya filizi üretimini gerçekleştirebileceğiniz gibi,
büyük marketlerde hazır haldeki ithal soya filizini de kolayca
bulabilmek mümkün artık.
Soya Eti :
İlk kez duyanları müthiş şaşırtan bir üründür soya eti. Geçmiş
yıllarda Amerika'da karşılaşılan bazı hayvan hastalıklarının etkisiyle
et tüketiminde yaşanan ani düşmelere çare olarak geliştirilen
soya eti, et yemezlerin de en doğal ürünüdür aslında. Kırmızı
etin kullanıldığı her yerde denenebilecek bir seçenek olması ve
ete göre çok daha ucuz oluşu, özellikle fakir ailelerin mutfağında
tercih edilebilir bir ürün olmasını sağlamıştır. Üstelik iki kat
daha fazla protein oranıyla da dengeli beslenmeye büyük katkılar
getirerek. Güveçte ve diğer etli yemeklerde kıyma ve kuşbaşı olarak
soya etini aynı oranlarda rahatlıkla deneyebilirsiniz. Kuru fasulye
ve nohutu soya etiyle pekala servis yapabilirsiniz. Biraz et suyu
takviyesiyle, yaptığınız değişikliğin farkına bile varıla-mayacaktır
belki de.
Dolma ve karnıyarık gibi mutfağımızın klasikleşmiş yemeklerinde
de soya kıymasını kolayca kullanabilirsiniz. Bu yemeklerin tariflerindeki
tek değişiklik soya etinin takviyesi olacaktır. Vejetaryenler
gibi sadece soya eti kullanılacaksa, karnıyarıkta 4 adet patlıcan
ve dolmada da 7-8 adet biber için 1 su bardağı kadar soya etini
sıcak suda 15 dakika kadar bekletip suyunu sıkarak doğrudan kulla-nabilirsiniz.
Benim ilave önerimse; 100 gr. kuzu etine, suyu sıkılmış yarım
bardak soya eti kata-rak başlangıç yapmanız şeklindedir.
Izgara Soya Köftesi ( 4 kişilik )
Malzemeler : 1 su bardağı soya kıyması, çeyrek ekmek içi,
yarım soğan, birer tatlı kaşığı köfte baharı, kimyon, tuz ve galeta
unu ile 1 adet yumurta.
Yapılışı : Üzerine 2 su bardağı kaynar su dökülüp bekletilen
soya kıyması elle iyice sıkılıp suyu çıkarıldıktan sonra, yine
suda ıslatılmış ekmek içi, soğan, yumurta ve baharatlar eklenerek
köfte haline getirilir. Şekillendirilerek, ızgara veya tavada
kızartıp servis edilir.
Soya Etli Kuru Fasulye ( 6 kişilik )
Malzemeler : 100 gr. soya kıyması, yarım kilo kuru fasulye,
2 adet kuru acı sivri biber, soğan, salça, baharat ve sıvı soya
yağı.
Yapılışı : Soğan, biber ve ıslatılmış soya kıyması pembeleşinceye
kadar yağda kavrulur, üzerine salça, baharat ve fasulyeler eklenir.
Malzemelerin üzerini 2 parmak geçecek kadar su eklenerek kaynatılır
ve kısık ateşte 30-40 dakika kadar ( tercihan düdüklü tencerede)
pişirildikten sonra servis yapılır.
Soya Kıyma Soslu Makarna ( 4 Kişilik )
Malzemeler : 125 gr soya kıyması, 3 adet küp şeklinde doğranmış
domates, soğan, yeşil biber, 1 bardak bitkisel yağ, 3 diş sarımsak,
karabiber, kimyon, fesleğen.
Yapılışı : Sos için, soğanlar yağda pembe-leşinceye kadar
kavrulur, kalan malzeme üze-rine eklenerek, yarım su bardağı su
ilavesiyle 15 dakika kadar pişirilir. Hazırlanan sos makarna üzerine
dökülerek servis edilir.
|
|