SEKTÖREL
SÜT
SIĞIRLARININ ANCAK BİRKAÇ ÇİFTLEŞTİRMEDEN
SONRA DÖL TUTMA PROBLEMİ, NEDENLERİ VE ALINABİLECEK
ÖNLEMLER
Bütün
sığır yetiştiricileri, her çiftleştirmenin
gebelikle sonuçlanmama ihtimali olduğunu bilir.
Bu normal kabul edilen bir durum olmakla beraber
belirli sınırlar söz konusudur. Türkiye'de, sığırlarda
1 gebelik için ortalama 1.8 çiftleştirme yapılması
gerekmektedir. Sağlıklı bir inek, gebe kalmadığı
sürece ortalama 21 günde (18-24 gün) bir kızgınlık
gösterecektir.
Ancak
birkaç çiftleştirmeden sonra döl tutma
problemi nedir?
Normal
kızgınlık belirtileri gösteren, ancak üç
veya daha fazla çiftleştirilmeden sonra döl
tutan inekler, bu gruba girmektedir. Ancak
bu inekler, daha sonraki çiftleştirmelerinde
gebe kalmayacaklar demek değildir.
Bir
ineğin, birkaç çiftleştirmede döl tutmama
problemi olan gruba alınması için, bazı araştırıcılar
en az 3 defa, bazı araştırıcılar da 4 defa çiftleşmiş
ve döl tutmamış olması gerektiğini
bildirmektedirler. Sağmal sürüsünde 3 veya 4
defa çiftleştirilmelerine rağmen döl tutmayan
inekleri olan bir yetiştirici, bu problemle karşı
karşıya demektir. 100 başlık bir sürüye
sahip olan bir süt sığırı yetiştiricisinin
10-18 ineğinde bu problemi yaşaması
muhtemeldir. Bu sorunu bilen ve farkında olan süt
sığırı yetiştiricileri, karşılaştıkları
bir numaralı sorun olarak bu problemi
belirtmektedirler.
Çiftleştirmelere
rağmen gebeliğin gerçekleşmemesinde, farklı aşamalarda
meydana gelen olaylar sonucunda olabilir.
- Yumurta
ve sperm hiç karşılaşmaz ve döllenme
olmaz
- Yumurta
ve sperm karşılaşır, ancak ortam uygun
olmaz döllenme gerçekleşmez
- Yumurta
ve sperm karşılaşır, döllenme gerçekleşir,
ama döllenmiş yumurta dişi üreme organında
tutunamaz
- Yumurta
ve sperm karşılaşır, döllenme gerçekleşir,
embryo oluşur ancak gelişme fırsatı
bulamaz.
Ancak
birkaç çiftleştirmeden sonra döl tutma
probleminin önemi?
Bir
süt sığırı sürüsünde kaç inek olursa
olsun sürüden ortalama olarak 380-390 gün
(12.3-12.8 ay) arayla buzağı elde edilmesi
istenir. Sürüdeki ineklerin iki doğum arası sürelerinin
ortalamasının 12.3-12.8 arasında olması kabul
edilebilir bir erişimdir. Bu ortalama daha uzun
olursa, ekonomik kayıp demek olup, ne kadar
uzarsa ekonomik kayıp da o oranda artacaktır.
Bir
gebelik için birden fazla çiftleştirme problemi
iki şekilde yetiştiriciye zarar vermektedir.
- Her çiftleştirme
için yetiştirici bir ücret ödemektedir
- Yılda
bir buzağı elde etme şansı ortadan
kalkmaktadır.
Yapay
tohumlama veya elde aşım uygulandığında ve özellikle
kayıt tutan entansif sürülerde, döl tutma
problemi olan inekler kolaylıkla belirlenirken,
meraya çıkan ve merada serbest aşım uygulanan
sürülerde bu problemi olan inekleri belirlemek mümkün
olamamaktadır.
Özellikle
yüksek verimli ineklerin döl tutma sorunu olup,
bu inekler ancak birkaç çiftleştirmeden sonra döl
tutabilmektedirler.
Ancak
birkaç çiftleştirmeden sonra döl tutma
problemi bakımından inek ve düveler arasında
fark var mıdır?
İneklerde,
döllenme oranının düşük olması ve ayrıca
embiriyonik ölümler tekrarlanan çiftleştirme
gerektirirken, düvelerde en çok embiriyonik ölümler
nedeniyle tekrarlanan çiftleştirme problemi yaşanmaktadır.
Düvelerde ilk tohumlamada döl tutma oranı
genellikle çok yüksektir. Bu nedenle düvelerde,
tekrarlanan kızgınlık problemi hemen tamamen
embiriyonik ölümler sonucu olmaktadır.
Normal
üreme gösteren ineklerde de döllenme
yetersizlikleri ve embiriyonik kayıplar oluşmakta
ise de bunların her ikisi de düşük
seviyededir. Tekrar eden çiftleştirme problemi
olan ineklerde bu kayıplar normal ineklerden daha
yüksek olup, tohumlamadan sonraki 5-6 hafta sonra
oluşan kayıplar, normal ineklerin yaklaşık iki
katına çıkmaktadır.
Ülkemizde
durum nasıldır?
Ülkemizde
bu konuda yapılmış çalışmaya rastlanmamış
olmakla beraber yetiştiricilerin en fazla üreme
problemlerinden ve özellikle defalarca tohumlama
yaptırmak zorunda kaldıklarından söz
ettikleri, gözlenmektedir.
İlk
tohumlamada gebe kalanların oranı ne olmalıdır?
Tohumlandıktan
3 gün sonra kesilen düvelerin % 85 ‘nde döllenmiş
yumurtaya (zigot) rastlanmıştır. Ancak, 34 gün
sonra bunların sadece % 70‘nde gebelik görülmüştür.
Kayıplar erken embiriyonik ölümler
nedeniyledir.
Görüldüğü
üzere ilk defa çiftleşen veya tohumlanan
hayvanlardan % 15 kadarında döllenme olmamaktadır.
İlk tohumlamada gebe kalan inek oranının yüksek
olmasına karşın doğan buzağı sayısı söz
konusu olduğunda, bu oran % 60'a düşer. Her
tekrar eden çiftleşmelerde de geriye kalanların
yani daha önceki çiftleştirmelerde döl tutmamış
olanların % 60 kadarının doğum yapabilmesi söz
konusudur. Bu durumda 100 buzağı elde etmek için
165 kadar çiftleştirme gerekmektedir. Bu durum
Çizelge 1 de özetlenmiştir.
Çizelge
1. Çiftleştirme veya tohumlama sonrası gebelik
oranları.
Çiftleştirme
veya yapay tohumlama sayısı |
Her
seferde tohumlanan inek sayısı |
Her
tohumlamada gebe kalan inek oranı (%) |
Her
tohumlamadan doğan buzağı sayısı |
1.nci |
100 |
60 |
60 |
2.
nci |
40 |
60 |
24 |
3.
cü |
16 |
60 |
10 |
4.
cü |
6 |
60 |
4 |
5.
ci |
2 |
60 |
1 |
6.
cı |
1 |
60 |
1 |
Toplan |
165 |
|
100 |
Embiriyo
kayıpları ne zaman olmaktadır?
Döllenmiş
yumurta kayıpları, tohumlamadan sonraki 11-13 güne
kadar fazla, bundan sonra ise fazla olmamaktadır.
Tekrar eden çiftleştirme problemi olan
ineklerde, tohumlama sonrası 4 -5 gün ve sonraki
11-13. güne kadar olan devredeki kayıpların
daha fazla olması en önemli farkı oluşturmaktadır.
Böylece, tekrarlanan kızgınlıklar problemi
olan ineklerde, en kritik periyot, embriyonun dölyatağına
ulaşmasından hemen sonra morulanın blastosite dönüşmesi
sırasında oluşmaktadır.
Tekrarlanan
Kızgınlıklar problemine etki eden faktörler
Genetik
Faktörler; Boğalar
arasında, dölleme kapasitesi bakımından,
genetik farklılık söz konusu değildir. Buna
karşın, tohumlama sonrası dönemde, muhtemelen
embiriyonik ölümler nedeniyle, boğalar arasında
%10-20 düzeyinde farklılık olduğu saptanmıştır.
Embiriyonik ölümlere ilişkin genetik faktörlerin,
mutlaka ebeveyn generasyona bağlı olması
gerekmediği ve bir çoğunun her generasyonda
kendiliğinden oluşabileceği görüşü öne sürülmektedir.
Sürüde
yeni bir boğa kullanıldığında, tekrar eden kızgınlıklarda
artma görülürse, boğa bu bakımdan
incelenmelidir.
Besleme;
Yapılan pek çok çalışmada besleme ile döllenme
ve embiriyonik ölümler arasında bir ilişki
olduğu bildirilmektedir. Tekrarlanan çiftleşme
problemi olan ineklerde, dengelenmemiş ve
yetersiz besleme koşulları, zehirlenmeler,
kalsiyum, fosfor dengesizliği, A, D, ve E
vitaminleri ile karoten eksiklikleri, ilaç ve
hormonların yanlış kullanımı, vücut ağırlığındaki
değişmeler üzerindeki etkileri bakımından,
birbirleri ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Yaş
ve doğum sayısı;
Bu konuda farklı görüşler mevcuttur. Bir kısım
araştırıcılar, düvelerde ve 5. doğumundan
sonra ki ineklerde embiriyonik ölümlerin fazla
olduğunu belirtirken, bir kısım araştırıcılarda
düveler için bunun aksini bildirmektedirler. Yaş
grupları arasında hiç farklılık olmadığını
bildiren çalışmalar da mevcuttur.
Dölyatağı
etkisi:
Embiriyo transfer denemelerinde, dölyatağının
embiriyoyu kabul etme, canlı kalma ve gelişmesi
bakımından çok önemli olduğu anlaşılmıştır.
Tekrar eden çiftleştirmeler problemi olan
ineklerde, kızgınlık sonrası 5-11 günler arasında
dölyatağı konsantrasyonunun sodyum, fosfor,
glikoz, toplam protein ve ayrıca birçok iyonlar
bakımından düşük seviyede olduğu
bildirilmektedir.
Kızgınlığın
yeterince doğru belirlenememesi;
Yapılan bir araştırmada, tohumlanan ineklerin %
20 kadarının yanlış tohumlama zamanında
tohumlandıklarını ortaya koymuştur. Gerçek kızgınlığın
başlama zamanının tam belirlenememesi, düşük
gebelik oranı ve tekrarlanan kızgınlık
problemi ile sonuçlanır. Gerçek kızgınlık
zamanı, diğer ineklerin binme hareketine karşı
ayaklarını sabit tutması görüldüğü zamandır.
İnekler bu durumun başlaması ile sona ermesi
arasında geçen zaman sürecinin ortasında
tohumlanmalıdır.
İklim;
bu konu üzerine de çok önemli etkiye sahip
olup, yaz aylarında tekrarlanan kızgınlıklar
problemine daha sık rastlandığı
bildirilmektedir. Bu etki hem dişi hem de
erkekler için geçerlidir. Şekil 1'de optimal koşullarda
tutulan boğalar ile stres koşullarda tutulan boğaların
sperm hareketlilikleri arası farklar grafik
olarak verilmiştir.

Şekil.1 Sıcaklık stresi koşulları ile optimal
çevre koşullarında boğa sperm hareketliliği
Tohumlamacının
tecrübesizliği;
Tohumlama yapanların başarı oranı 30-60-90 günlük
aralıklarla belirlenmelidir. Bu oranın
belirlenecek standardın altında olması
durumunda tohumlamacı eğitime alınmalı. devamı
halinde ise bu tohumlamacıya tohumlama yaptırılmamalıdır.
Gebe
ineklerinde kızgınlık göstermesi
; Bir sürüdeki ineklerin % 10 kadarı, gebe
oldukları halde tohumlama tarihinden sonraki
18-24 gün sonra kızgınlık gösterebilirler.
Birinci tohumlamadan sonra, kızgınlık gösteren
ineklerde gebelik kontrolü yapılması çok
yararlıdır. Bu olanak yoksa, tohumlamacının
serviks ağzına tohumlama yapması gerekir. Bu
uygulama sonucu, serviks mühürü bozulmayacağı
için gebelik varsa gebeliğe zarar vermeyecektir.
Çünkü gebelik nedeniyle mühürlenmiş olan dölyatağı
ağzı açıldığında gebelik varsa, bu gebelik
muhtemelen sona erecektir. Sürüde boğa kullanılıyorsa
doğal aşım sorun yaratmayacaktır.
Sonuç
ve öneriler: Bu
konuda, gerçek kızgınlık zamanının tespit
edilmesindeki başarısızlık ve bunun sonucunda
yanlış zamanda tohumlama yapılmış olması en
büyük faktör olarak gösterilmektedir. Kızgınlıkların
birçoğunun, günün serin saatlerinde ve gece başladığı
göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir
konudur. Bu nedenle, kızgınlık tespiti konusuna
yeterince dikkat edilmesi ve yaz aylarındaki
tohumlamalardan önce ve sonra inek ve boğalara
rahat ortamın temini için gerekeli önlemlerin
alınması, tekrarlanan kızgınlıklar problemi
ile mücadelede büyük yarar sağlayacaktır.
BU HABERLE İLGİLİ DİĞER
GELİŞMELER
Haber
listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere,
geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına
katılabilirsiniz.
.
|
Mail
adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye
Gir" butonuna tıklayın. |
|
Karşınıza
gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun. |
|