SEKTÖREL



Çevreye zararları ve anızlı toprak
işlemenin sürdürülebilir tarım için önemi

Anız yangınları

1. ANIZ YANGINLARI VE NEDENLERİ:
Buğday ve arpa gibi tahıllar hasat edildikten sonra tarlada geriye kalan köklü sap veya sürülmemiş tarlaya anız denilmektedir. Ayrıca hububat hasadı yapıldıktan sonra tarla yüzeyinde anıza ilave olarak biçerdöverin arkasında bıraktığı sap samandan oluşan namlularda bulunmaktadır. Bu namlulardaki saplar balya makinesi ile bağlanıp toplanarak kağıt ve karton sanayinde selüloz hammaddesi, hayvancılıkta kaba yem, ahırlarda altlık olarak değerlendirilmek üzere kullanılmaktadır.
Anız yangınları, nadiren rast gele atılan sigara izmaritinden çıkmaktadır. Maalesef çoğu kez anızlar, resmi makamlarca yakılması yasaklanmasına rağmen, konunun önemini yeterince bilmeyen bazı kişiler tarafından ikinci ürün ekmek, üst üste tahıl ekilişinde daha kolay sürüm yapmak gibi bahanelerle gizlice yakılmakta, yaktırılmakta ve daha sonra çoban yaktı veya sigara izmaritinden çıktı denilmektedir. Gerçekte bilinçli olan çobanlar, anızların hayvanlarına çok kıymetli yem ve otlak oluşturduğunu bilmektedirler ve anız yakılmasına kesinlikle karşıdırlar. Anızların önemini bilen çiftçiler de, bitki artıklarının sürümle toprak altına karıştırılmasının organik madde ile humusu sağlamada çok gerekli bir doğal kaynak olduğunu bilirler ve yakılmasını istemezler.

2. ANIZ YAKMANIN TOPRAK ÜZERİNDE YAPTIĞI OLUMSUZ ETKİLER:
2.1. Anız yangınlarının toprak içersindeki faydalı canlıları ve organik maddeyi yakması: Anızlar yakıldığında tarla toprağı yüzeyinde 252 oC bulan yakıcı bir sıcaklık oluşmaktadır. Bu yüksek sıcaklık toprağın üst katmanlarındaki kil gibi toprak parçacıklarını pişirmekte, topraktaki bir çok faydalı mikroorganizma ve solucan gibi küçük canlıları yakarak öldürmektedir. Ayrıca anız yakılması sonucu oluşan yüksek sıcaklık toprağın üzerindeki sap, anız gibi artıkları yakarken toprağın üst tabakasındaki organik maddeyi de yakmakta, bazı mikroelementleri bitkilerin

faydalanamayacağı forma dönüştürmekte ve bu gibi tarlalarda yetişen ürünlerde makro ve mikro besin maddesi noksanlıkları görülmektedir.
2.2. Toprakta bitkilere yarayışlı besin maddelerinin azalması, verimin düşmesi: Kurak bölge tarlalarında anız yakılması ile tarım topraklarında organik madde hızla azalmakta, C/N (karbon/azot) oranı olumsuz etkilenmekte, bitki besin maddelerinin alınımındaki katyon değişim kapasitesi, alınabilir potasyum, toprağın kireç muhteviyatı, suya doymuşluğu, toprak asitliği ve alınabilir toplam azot miktarı olumsuz etkilenmektedir. Anızı yakılan tarlalara ekilen ayçiçeği, buğday, patates, mısır, pamuk, şeker pancarı, kavun karpuz gibi bitkilerde yetişme döneminde azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt, molibden, bor, demir gibi bitki besin maddesi noksanlığı çok sık olarak görülmekte ve bitkiler normallerine göre daha kısa, sarı ve cılız kalmakta, kolayca hastalıklarına yakalanmakta ve verimleri çok düşmektedir.
2.3. Toprağın su tutma kapasitesinin düşmesi ve çoraklaşması: Anız yakılması sonucu toprağın bünyesindeki organik maddenin azalması sonucu su tutma kapasitesi ve havalanma özellikleri olumsuz etkilenmektedir. Anızları sürekli yakılan tarım topraklarında organik madde oranı %1'in altındadır. Bu gibi organik madde oranı düşük tarlalarda tohum yatağı hazırlığında topraktaki tav (rutubet) yetersizliği problemleri olmakta, ekilen bitkilerin çıkışlarında büyük noksanlıklar görülmekte ve yeknesak bir gelişme olmamaktadır.
2.4. Tarla topraklarında su ve rüzgar erozyonunun artması: Anız yangınları, tarla yüzeyini bitki örtüsüz bırakacağından, toprağı doğrudan yağmur damlalarına ve rüzgara açık hale getirmektedir. Çok değerli tarım topraklarının en değerli üst katmanları su ve rüzgar erozyonu sonucu taşınarak yok olmaktadır. Bazen şiddetli yağışlarla, çoğunlukla anızı yakılan bitki örtüsüz çıplak arazilerden gelen kuvvetli seller, kara yollarını, göletleri, barajları, hatta yerleşim yerlerini çamur ile doldurmakta, önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
2.5. Orman yangınları, ekolojik dengenin bozulması ve tatlı su kaynaklarının azalması: Anızların orman içerisinde veya yakınında yakılması ise çok daha büyük felaketlere neden olmaktadır. Anız yakma sonucu oluşan büyük orman yangınları, insanlık için temiz hava ve doğal zenginlik açısından son derece değerli olan ağaçları, kuşları, arıları, böcekleri yakmakta ve ekolojik dengeyi hızla bozarak su kaynaklarını da kurutmaktadır. Yakın tarihimizde, Çanakkale' nin Gelibolu yarım adasında anız yakmaya bağlı olarak gelişen ve çok büyük bir alanda ormanlarımızın yok olmasına neden olan en büyük orman yangınını ulusça hiç bir zaman unutmamalıyız.
2.6. Trafik kazaları ve telefon direklerinin yanması: Kara yolu kenarlarındaki anızların yakılması sonucu büyük duman bulutları oluşabilmekte ve trafikteki taşıtların görüşünü beklenmedik anda engelleyerek ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır. Yine anız yangınları sonucu telefon direkleri yanmakta ve çok önemli maddi kayıplara neden olmaktadır.

3. ANIZ YAKMANIN BİYOLOJİK MÜCADELE ÜZERİNE YAPTIĞI OLUMSUZ ETKİLER:
Anız yangınları biyolojik mücadelede büyük önem taşıyan Trissolcus spp. türlerinin yok olmasına neden olmaktadır. Söz konusu bu süne yumurta parazitoitleri (Trissolcus spp.), buğday ürününün kalitesini önemli oranda düşüren süne zararlısının yumurtalarına kendi yumurtalarını bırakarak doğal bir biyolojik mücadele ile bize yardımcı olmaktadır. Doğal mücadele sayesinde milyonlarca dolarlık ilaç, araç, işçilik tasarrufu ile hububat ürününün kalitesi de korunmaktadır. Biyolojik mücadelede faydalı olan birçok faydalı böcek tarla sınırlarında, yol kenarlarında, akarsu boylarında çalılıklarda yaşama olanağı bulmaktadır. Anız yangınları sonucu bu çalılık ve ağaççıkların yanması ile biyolojik mücadelede çok faydalı olan yumurta parazitoitlerinin yanında afidlerle beslenen uğur böceği (Coccinella septempuctata ) ve fare yiyen yılanlar gibi birçok faydalı canlı da zarar görmektedir.

3.1. Anız Yakma ile Oluşan Yangınlardan Olumsuz Etkilenen Başlıca Faydalı Canlılar:
Zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran bazı doğal mücadele ajanları bulunmaktadır. Anız yangınlarından olumsuz etkilenen bu biyolojik mücadele ajanları şunlardır:

Predatörler (zararlı böcekleri yiyenler): Biyolojik mücadelede unlu bit predatörü (Cryptolaemus montrozieri), beyaz sinek predatörü (Serangium parcesetosum), kırmızı örümcek predatörü (Stethorus spp.), kırmızı örümcek predatörü (Phytoseiidae), uğur böceği Coccinella septempuctata), Syrpid türleri, Chrysopa carnea, Radollia cardinallis, örümcekler, Carabidae türleri, peygamber devesi, Reduviidae gibi bazı faydalı predatörler kullanılmaktadır.
Parazitoidler: (zararlı böceklerin

nin Gelibolu yarım adasında anız yakmaya bağlı olarak gelişen ve çok büyük bir alanda ormanlarımızın yok olmasına neden olan en büyük orman yangınını ulusça hiç bir zaman unutmamalıyız.
2.6. Trafik kazaları ve telefon direklerinin yanması: Kara yolu kenarlarındaki anızların yakılması sonucu büyük duman bulutları oluşabilmekte ve trafikteki taşıtların görüşünü beklenmedik anda engelleyerek ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır. Yine anız yangınları sonucu telefon direkleri yanmakta ve çok önemli maddi kayıplara neden olmaktadır.

3. ANIZ YAKMANIN BİYOLOJİK MÜCADELE ÜZERİNE YAPTIĞI OLUMSUZ ETKİLER:
Anız yangınları biyolojik mücadelede büyük önem taşıyan Trissolcus spp. türlerinin yok olmasına neden olmaktadır. Söz konusu bu süne yumurta parazitoitleri (Trissolcus spp.), buğday ürününün kalitesini önemli oranda düşüren süne zararlısının yumurtalarına kendi yumurtalarını bırakarak doğal bir biyolojik mücadele ile bize yardımcı olmaktadır. Doğal mücadele sayesinde milyonlarca dolarlık ilaç, araç, işçilik tasarrufu ile hububat ürününün kalitesi de korunmaktadır. Biyolojik mücadelede faydalı olan birçok faydalı böcek tarla sınırlarında, yol kenarlarında, akarsu boylarında çalılıklarda yaşama olanağı bulmaktadır. Anız yangınları sonucu bu çalılık ve ağaççıkların yanması ile biyolojik mücadelede çok faydalı olan yumurta parazitoitlerinin yanında afidlerle beslenen uğur böceği (Coccinella septempuctata ) ve fare yiyen yılanlar gibi birçok faydalı canlı da zarar görmektedir.

3.1. Anız Yakma ile Oluşan Yangınlardan Olumsuz Etkilenen Başlıca Faydalı Canlılar:
Zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran bazı doğal mücadele ajanları bulunmaktadır. Anız yangınlarından olumsuz etkilenen bu biyolojik mücadele ajanları şunlardır:

Predatörler (zararlı böcekleri yiyenler): Biyolojik mücadelede unlu bit predatörü (Cryptolaemus montrozieri), beyaz sinek predatörü (Serangium parcesetosum), kırmızı örümcek predatörü (Stethorus spp.), kırmızı örümcek predatörü (Phytoseiidae), uğur böceği Coccinella septempuctata), Syrpid türleri, Chrysopa carnea, Radollia cardinallis, örümcekler, Carabidae türleri, peygamber devesi, Reduviidae gibi bazı faydalı predatörler kullanılmaktadır.
Parazitoidler: (zararlı böceklerin ) yumurtasına zarar verenler): Biyolojik mücadelede yoğun olarak kullanılan bazı faydalı parazitoid böcekler sünenin ilkbaharda buğday yaprakları üzerine paketler halinde bıraktığı yumurtalarının içersine kendi yumurtasını bırakarak sünenin çoğalmasını engellemede büyük önem taşımaktadır. Diğer bazı yumurta parazitoidleri (Trichograma spp. ve Trissolcus spp.), yaprak biti paraziotidi, yıldız koşnili paraziotidi, beyazsinek parazitoidi (Cales noacki), kırmızı kabuklubit parazitoidi (Aphytis spp. ve Comperialla spp.) türleridir.

Patojenler: (zararlı böcekleri hastalandırarak zarar verenler): Süne ve hortumlu böceğinin patojeni (Beauveria bassiana), yaprak bitlerinin patojeni (Fusarium spp.), ekin kurdu gibi bazı zararlı larvaların patojeni (Bacillus thuringienses).

4. SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM AÇISINDAN ANIZLARIN TOPRAĞA FAYDALARI:
*Toprakta organik madde oranının artması: Anızlar, tarlalarda yakılmayıp uygun bir toprak işleme aleti ile sürülüp organik madde kaynağı olarak tekrar geri toprağa verilmelidir. Anızların sürülmesi tav uygunsa gölge tavı denilen hasattan hemen sonra, uygun değilse yağmur yağdıktan sonra Sonbaharda yapılabilir. Anızların sürülmesinde toprağı devirerek işleyen pullukların ayarlı olmasına ve anızları tamamen toprağın altına gömülmesine dikkat edilmelidir. Anızların işlenmesinde ön gövdecikli ve kulağı uzatılmış ilave kulaklı pulluklarda kullanılmaktadır. Anızlı toprağın 2025cm arası derinlikte işlenmesi anızların organik maddeye dönüşebileceği derinliğe gömülmesini sağlamada yeterlidir. Anızların uygun sürümüyle bitki artıklarının tekrar toprağa kazandırılması ile organik maddeye doğal dönüşüm sağlanacak ve sürdürülebilir tarım açısında verimlilik korunacaktır.
*Organik maddenin toprak içerisinde sünger görevi görmesi: Anızlar, tarımda verimliğinin sürdürülmesinde ve toprakta çok gerekli olan rutubetin muhafazasında organik madde, sünger görevi görmektedir.
*Toprakta besin maddelerinin ve erozyona karşı direncin artması: Organik madde, rutubetin yanında bitkiler için çok gerekli olan besin maddelerini de depolamakta ve toprak zerrelerini bir birine harç gibi yapıştırarak su ve rüzgar erozyonunu da önlemektedir.
*Kurak dönemde bitkilere ekonomik olarak faydalı su sağlaması: Organik madde, kış döneminde düşen yağışların sağladığı suyu sünger gibi emerek depoladığından tarlaya ekilen ürünün çıkışından olumuna kadar olan dönemde bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu ekonomik olarak sağlamaktadır.

5. ANIZLI TOPRAK İŞLEMENİN ÖNEMİ:
*Tarım topraklarının verimliliğinin korunması: Anızların, soklu pulluk gibi uygun aletlerle tarla toprağına karıştırılmasına anızlı toprak işleme denir. Anızlı toprak işleme, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla toprağın organik madde oranını korumak, su tutma kapasitesini artırmak ve verimliliğini sürdürmek için yapılmaktadır. Anızlı toprak işlemede, tarla toprağı anız sapları ile bir malç oluşturduğundan yağışlı dönemlerde düşen suyun toprak içersine girmesini ve tutulmasını sağlayarak oluşacak rutubetli ortam sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine dönüşmesini sağlamaktadır. Anızlardan oluşan bu organik madde aynı bir sünger gibi toprağın içersinde bitkiler için gerekli suyu ve besin maddelerini depolar.
*Kurak koşullarda tarla toprağının bitkiler için gerekli rutubeti depolaması: Zamanında iyi işlenmiş anızlı topraklar, kurak mevsimlerde bünyelerindeki zengin organik maddeye bağlı olarak rutubeti korur ve üzerinde yetişen bitkilere gerekli suyu sağlayarak verim kayıplarını önemli oranda önler. Anızların her yıl yakıldığı tarım alanlarında ise organik madde kaybı olduğundan yavaş yavaş geçen yıllar içersinde toprak zerrelerini birbirine bağlayan doku ile su tutma kapasitesi zayıflar, verim düşer, rüzgar ve su erozyonu olur, çoraklaşma başlar.


6. SONUÇ:
*Hububat anızlarını yakmayarak, tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran doğal biyolojik mücadele ajanları korunmalıdır.
*Türk çiftçisi olarak sürdürülebilir bir tarımsal üretim için mutlak gerekli olan tarla topraklarımızın verimliğinin korunması kesinlikle anız yakma alışkanlığının bırakılmasına bağlıdır.
*Ülkemiz topraklarının şimdiki ve gelecekteki nesilleri doyuracak ürünü vermesi ve onlara güzel yeşil bir çevre, doğa bırakılması bu olumlu düşüncenin herkesçe benimsenmesine bağlıdır.
*Üreticiler ve ilgililer, hububat hasadının biçerdöver operatörlerince olabildiğince alçaktan (1015 cm) yapılmasını denetlemeli, anızları gölge tavında veya sonbahar yağışlarından sonra ayarlı uygun bir soklu pullukla sürüp toprağın altına karıştırmalıdırlar.
*Anız yakılması ve anızlı toprak işleme konularında çiftçilerimiz daha geniş teknik bilgiyi kendilerine en yakın Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Ziraat Fakültesi, Tarım il ve İlçe Müdürlüklerinden alabilirler. ÜRÜNÜNÜZ BOL, KAZANCINIZ BEREKETLİ OLSUN!


BU HABERLE İLGİLİ DİĞER GELİŞMELER

Haber listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere, geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına katılabilirsiniz.
.
Mail adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye Gir" butonuna tıklayın.
Karşınıza gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun.

Powered by ListBot

SEKTÖREL
>> 14 Mayıs "Çiftciler Günü"

>> Hububat desteklenmesinde TMO' nun rolü

>>
Anız yangınları

>> Türkiye ve çilek ihracatı

>>
Navel (Göbekli) portakallar

>> Tarımsal destekler

>> Alata Bah. Kül. Ar. Ens.



 

ANA SAYFAYA DÖN
 



DR. Sami Süzer
Zir. YÜk. Müh.
Trakya Tar. Araşt. Enst. EDİRNE
suzersami@yahoo.com


Maalesef çoğu kez anızlar, resmi makamlarca yakılması yasaklanmasına rağmen, konunun önemini yeterince bilmeyen bazı kişiler tarafından ikinci ürün ekmek, üst üste tahıl ekilişinde daha kolay sürüm yapmak gibi bahanelerle gizlice yakılmakta, yaktırılmakta ve daha sonra çoban yaktı veya sigara izmaritinden çıktı denilmektedir.

Gerçekte bilinçli olan çobanlar, anızların hayvanlarına çok kıymetli yem ve otlak oluşturduğunu bilmektedirler ve anız yakılmasına kesinlikle karşıdırlar.

 
 
Copyright©19962000 CineTarım A.Ş. Her hakkı saklıdır. CineTarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.