GÜNDEM
Röportaj:
Kemal ERDOĞAN
Önce Çiftçiyi
İnandırmak Lazım
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü ile yaptığımız
tarım üzerine söyleşide, dergimiz Genel Yayın Yönetmeni Kemal
Erdoğan'nın sorularını tek tek yanıtlayan Güçlü, hayvancılıktan,
organik tarıma, üretici birlikleri yasasından tarım kredileri
üzerine her konuda açıklamalarda bulundu. Tarım
Bakanı Sami Güçlü ile yaptığımız röportajı noktasına virgülüne
dokunmadan yayınlıyoruz.
Sayın Güçlü hayvancılığı destekleme
projesi kapsamında ki üreticilere iki inek projesi verimlilik
yönünden eleştirilere uğradı. Bende olumsuz düşünüyordum ama bu
gün Adana Karaisalı ilçesinin Beydemir Köyünde ki üreticilerin
içtenliği, sevinci gerçekten çok etkileyici idi. Bu insanlara
dokunmak lazım sanırım köylülerin içten hali sizi de oldukça etkiledi.
Bu projenin devamlılığı nasıl sağlanacak?
Bizim kırsal kesimimizde çok dar gelirli insanlarımız var. Şimdi
onları tamamen yok sayarak piyasa için üretim yapan firmaları
destekleyelim dersek bu da sosyal yönden eksik kalır. Burada biz
her ikisini birleştirmemiz lazım hem konunun sosyal yönünü hem
de ekonomik yönünü düşünmeliyiz.
Elbette biz iki inek yerine, ticari amaçla başlayabilecek en
az 10 başlı işletmeleri kurmak isteriz. Böyle olduğu zaman bunlar
hızla büyüyebilir. En azından bazıları büyüyebilir işte 50 başlı,
60 başlı hatta 100 başlı oldukça büyük işletmeler kurulabilir..
Sosyal yönünü fakir insanlara ikişer tane inek verdiğimizde bunun
sayısının azalmayıp arttıracak şartlar oluşturmalıyız. Onları
inandırmalıyız, onları desteklemeliyiz. Yani yavaşta olsa orda
bir büyümeyi sağlamalıyız biz. Çünkü o insanlarında hayatlarında
bir ümit olmalı. O insanlar için çok önemli yani üç köy için 1
trilyonluk kaynak geliyor. Ve bunun hesabını yaptığımızda, sonunda
bu insanların hayatlarına gelir olarak yansıması iki ay sonra
başlayacak. Yani o inekler doğuracaklar ve süt vermeye başlayacaklar,
bir müddet sonra bunların içerisinde 1 yıl sonra o erkekleri satacaklar,
bunların bir geliri olacak v.s. Yani o insanlar için bir hayatın
bir anda daha hızlı daha olumlu olmaya başlamasına sebep oluruz.
Ama bizim tarım teşkilatımız bu kooperatifleri çok iyi takip etmeli,
onların sorunlarıyla ilgilenmeli ve bu işletmelerin daha verimli
olması konusunda çok özverili çalışmalıyız.. Yani biz işin ekonomik
yönündeki eksikliğini bu tip destekle ve eğitimle takviye etmeliyiz.
İnşallah kaynaklarımızı artırabilirsek bizim orta ölçekli en az
10 baştan başlayan taleplere cevap verecek bir kredi bulmamız
lazım. Bu kaynağın ilk adımını da bu yıl attık. Şu anda süt sığırcılığı
ve damızlık sığır üreticiliği için üç yıl vadeli yüzde 20 faizli
bir kredi kullanım imkanı doğdu. Burada bu tip yatırım yapan insanlar
için içinde Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri destek
verecek. Bu bir başlangıç ve bu kaynakları büyütebilirsek ve faiz
oranları cari faizler düştükçe biraz daha aşağı inerse bu sektörde
ki canlanmayı hızlandırabiliriz.
Çukurova Bölgesi'nde hayvancılık için iklim
elverişli fakat hayvancılık yaygınlaşmamış. Üreticiler sahip oldukları
tarla içinden bir bölümünü silaj ayırma yem bitkisi üretme alışkanlığı
yok. Üreticileri yem bitkisi ektirme konusunda yönlendirebilecek
misiniz ?
İnşallah üreticiyi bu konuda mutlaka yönlendirmeliyiz, yoksa
biz bu hayvancılık sektöründe maliyetleri başka türlü düşüremeyiz.
Bunun içinde biz hem tarım teşkilatlarımızla hem de tarım gönüllülerimizi
bu amaca yönlendirerek kullanmalıyız. Şimdi Karaisalı'da üç köyün
birleşerek oluşturduğu kalkınma kooperatifi, vali beyle de konuştuk
bunun bizim üzerimizde ki etkiyle o bölgeye bir tarım gönüllüsü
veteriner hekim göndermeye karar verdik. Yani bunun anlamı şu;
hem hayvan sağlığı, hem de hayvanların kolonik olarak beslenmesi
ve daha çok katkı yapabilmesi için yani silajlık mısır yem bitkilerini
bu bölgelerde artırmalıyız yoksa çok verimli ve karlı olmaz.
Yani aile ekonomisi için verimli olabilir ama yani ticari amaca
yakın pozitif katma değer yaratması için bu şart . Bunu mümkün
olduğu kadar yaygınlaştıracağız. İşte bugün sizinde şahit olduğunuz
gibi meracılık konusu bizim çok önem verdiğimiz konulardan birisi.
Gelişmiş ülkelerde çiftçi bir kısım tarlasını
ayırıyor, yani tarlasının bir kısmına buğday yerine yemlik, silaj
üretimine ayırıyor buna da inek tarlası diyor. İşte buradaki anlayışı
bu inek tarlası lafını üreticiye de öğretmek lazım.
Biz bu tarım gönüllülerinin bulunduğu köylerde bu tip yenilikleri
gerçekleştireceğiz. Siz bugün takip ettiniz. Biz kırsal kesimde
eğitim eksikliğinden, takip eksikliğinden dolayı yapmadığımız
şeyleri bu 1000 köyde yaparsak, zaten bu teorik olarak tecrübeye
dayalı olarak doğru olan şeyler sadece orada hayata geçirmemiz
lazım ve çiftçilerimizi inandırmamız lazım.
Biz 1000 yerde inandığımız takdirde bunun Türkiye'nin her tarafına
yayılması konusunda büyük bir yarış başlayacak. Yani şu anda kalkınma
kooperatifleri konusundaki yarışa şahit oldunuz. Bize destek verin
pankartları v.s, niye? Bunun ekonomik faydasını hissediyor insanlar.
Yarın meralar konusunda da bize talep gelecek bunun ilk örneğine
şahit olduk. Yarın onlarca köyden mısırı, silajlık mısırı destekleyin
talebi gelmeye başlayınca artık bu hadise zemin tutmuştur amacına
ulaşmıştır demektir. İnşallah silajlık mısır konusunda zaten çok
iyi bir gelişme var, Türkiye'de çok yaygın ve hızla yayılıyor
ve yetiştiriliyor. Önemi anlaşıldıkça daha da artacak bizimde
görevimiz eğitim katkısıyla bunu daha da hızlandırmak, ben düşüncele-rinize
katılıyorum.
Organik Tarıma değinmek istiyorum. Organik
tarıma da çok önem veriyorsunuz. Bence organik tarım Türkiye'nin
bir şansı ,dedemizin tarımı moda olmuş, bir fırsat önümüze gelmiş
gibi yarın bununla ilgili hem bakanlığınızın FAO ile yürüttüğü
bir çalışma var. Organik tarım ile ilgili olarak neler yapmak
istiyorsunuz. Bu işe marketlerinde sahip çıkması gerekli, son
noktada tüketiciyi bilinçlendirme konusunda bir şeyler yapmak
lazım, bu konudaki hedefleriniz neler.
Bu işin pazar sorununun çözülmesi lazım. Türkiye'de organik tarım
konusunda şu anda oluşan hava olması gerekenden daha çok. Yani
çok fazla bir üreticide organik tarıma geçiş yolunda bir potansiyel
istek oluştu. Bu bence eğer pazarlama sorunu aynı hızla geliştiremezsek
hayal kırıklıkları yaşatacaktır. Türkiye'de biz bunu çok kontrollü
yapmalıyız. Özellikle büyük ölçekli girecek firmaları teşvik etmeliyiz
ve bunlara pazarlama ayağını daha başlangıçta planlamalıyız. Türkiye'de
organik tarıma talebin çok hızlı artacağını beklemek doğru değil,
çünkü Türkiye'de organik tarım talebinin geleceğinin gelir grubu
nüfusumuzun yüzde 5-10 arasında değişen bir guruptur. Geri kalan
kitlenin şu anda böyle talebinin çok sınırlanacağını düşünüyorum.
Esas yurtdışı talebi, yurt dışı talebinde bunu sağlayacak mekanizmaları
kurmamız lazım. Bence Türkiye'de üretimle ilgili konuları çok
kısa sürede artırabiliriz. Ama bu üretimi pazarlama konusunda
sıkıntılar yaşayabilir miyiz, yaşamamız lazım. Tarım Bakanlığı
olarak hadisenin bir kere kurumsal ve yasal düzenlemesi konusunda
geç kalmayacağız. Bunun dışında attığımız adımlara gelince en
önemli adım şu, biz kendimiz bu organik tarımı nerede yapacağımız
konusunda DSİ ile iyi bir başlangıç yaptık. Su havzalarında organik
tarıma geçilmesi konusunda bir prensip kararı aldık. Şimdi bu
bölgeler zaten üretim amaçlı kullanılmıyor, kimyasallar kullanılmıyor,
kullanılıyorsa da vazgeçilmeli, dolayısıyla Türkiye'de içme suyu
ve kullanma suyu havzalarında 38 tane baraj içerisinde böyle bir
şey açtık. Ben bunu ilkesel ve çevreci bir yaklaşım olarak görüyorum
bakanlığımızın da bunda rol almasını önemsiyorum. Hem insan sağlığını
düşüneceğiz , hem de su kaynaklarımızı kirletmeyeceğiz. Aynı zamanda
bu suyun kullanımı konusunda gönlümüz rahat edecek. Öncelikle
alan olarak doğru bir şekilde yönlendirdiğimiz adamları doğru
bulmalıyız. İkinci önemli adımımız tarımsal kredilerin içerisinde
organik tarımı destekleme konusunda çok kesin bir tavır takındık
ve yıllık yüzde 12 faizle üç yıllık kredi vereceğiz. Şimdi bunu
2004 yılının mart ayında söylüyorum . Yüzde 12 faizle üç yıllık
organik tarım yapacak işletmelere kredi verilmesi hadisesi bence
bu alanda daha ciddi firmalarımızın daha bilinçli firmalarımızın
hem girmesini teşvik etmek hemde doğru alanlarda girmelerini sağlamalıyız.Bunun
dışında kurumumuzun pazarlamacı kurumlar,özellikle ihracatçı kurumlar
üretici kurumlar ve danışma kurumlarla ilişkisini hızlıca artırmalı.
Bir yasal düzenleme çalışması ayrıca devam ediyor. Tabi sektörün
kendi içerisinden gelen tekliflere de açığız. Zaten üst üste yapılan
toplantılarda bu konudaki taleplerin bize ulaşmasına imkan veriyor.
Ben organik tarımla ilgili konuda organize bir çalışmayla iyi
sonuçlar alınacağına inanıyorum. Ancak üretim seviyesindeki bu
büyük beklentiyi makul hale düşürmeliyiz.
Organik ürünleri katma değerli gıda olarak
geliştirmemiz lazım, örneğin Şanlıurfa'da çok bakir yerler var.
Bu alanlarda organik arpa yetiştirilip Efes Pilsen ile daha katma
değerli organik bira üretebiliriz yada buna benzer örnekleri geliştirmeliyiz.
Bunu alan olarak ilk defa sizden duyuyorum daha önce duymadım
hadiseye çok daha detaylı bakmak lazım.
ARIP,Tarım Reformunun önemini tam olarak
anlatamadık,üç sene geçti , yavaş ilerliyor. Geçmişte yapılan
çalışmalar var ,birçok şeyler yapıldı birçok yerde bilgisayar
alt yapısı kuruldu. Türk tarımının ilk defa güncellenebilen bir
veri tabanı olacak, daha sağlıklı bir planlama ve yönlendirme
yapılabilecek. Şimdi eski yapılan çalışmalar var yeniden yapılan,
yapılacak çalışmalar var. ARIP projesi için görüşleriniz nelerdir?
Tarım Reformu Projesi tabi aslında bu sektörle çok yakın olanlar
belki biliyor ama bu söylediğinizde haklı olan bir yön var arzu
ettiğimiz kadar hızlı gelişmiyor. Bir, kendi teknik altyapımızı
oluşturmada gecikmeler oldu. Halen şuanda ihale şartnamesi, yani
şuanda mesela ilk tabanı oluşturacak bilgi bu tarım toprakları
ve bir kısım bunun üzerine dayalı bitki çeşitleri vesaire gibi
çiftçiye ait ve üretimle ilgili bir kısım bilgiler toplanmaya
başlandı. Şu anda ulaştığımız sonuç yüzde doksanların üzerine
geldi. Böyle bir yaygın bilgiye ilk defa ulaşılıyor. Bu bilgi
biz çiftçiyle ilgili çiftliklerle ilgili, toprak ile ilgili, iklim
ve özellikleri ile ilgili ve hayvan varlığı ve hayvanların kayıtları,
sağlık yönünden geçirdiği safhalar ve bunların sonucunda oluşan
olumsuzluklar ve her neyse bütün bunların kaydedildiği bir bilgi
sistemini kurmak zorundayız. Bu konuda doğru yoldayız ancak hız
itibariyle dediğimiz anlamda bir gecikmeler ve seneler var. Ama
inanç olarak şuanda hakim olan düşünce bizde bunun gerekliliği,
lüzumu ve bunun Türkiye'de tarım politikalarının belirlenmesinde
ve uygulanmasında çok gerekli bir alt yapı olduğunu biliyoruz.
Ben bunu hızlandırma konusunda çok emek verdim ancak bunların
bağlı olduğu şartlar biraz dış bağlantılar, uluslararası ilişkiler
olunca kendi hızının çok fazla değişmeyeceğini biraz fark ettim.
Ama yine de hadisenin bizim açımızdan çok önem arz ettiğini biliyorum.
Birde projenin başka bölümü, alternatif ürünler projesi, tabi
bunların Türkiye'de çok başarısız olduğu görüldü. Özellikle fındıkta
ve tütünde alternatif ürünlere geçiş ve bu konuda bunların desteklenmesi
konusunda. Tütünde nispetten daha iyi konumdayız. Ama fındıkta
arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık, bunun arayışı sürüyor.
Bu arada Tarım Kredi Kooperatifleri'nin yeniden yapılanmasını
ARIP kapsamına sokmaya çalışıyoruz. Ve ARIP kapsamına “Kırsal
Kalkınma” diye proje sokmak istiyoruz. Bu bizim projemiz ve 1000
köyün modernleşmesine katkı yapacak sosyal, eğitim, işletme, üretim
yönünde katkılar yapacak bir yöne çekmeye çalışıyoruz. Eğer bunu
sağlayabilirsek yani ARIP te kullanılan mevcut kaynakların kullanımı
açısından yeni bir alan açılacak ve biraz farklılaşma ortaya çıkacak.
Bizim çok başarılı olabileceğimiz bir alan. Özellikle mühendislerin
ve gönüllülerin o köylerde göreve başlamasıyla birlikte tabi şunu
kabul etmemiz lazım, Türkiye tarımda dünkü geleneksel yapısını,
organizasyonunu, teşvik sistemini sürdüremez. Daha yeni ve modern
ve Avrupa Birliğine de uyum açısından düşündüğümüzde bizim kurumlarımızı
benzetmemiz ve yeni kurumlara dönüştürmemiz lazım. Yani ARIP bizim
açımızdan bu olaya katkı yapacak ve bünyemizi buna hazır hale
getirecek bir kısım şartları bize sunuyor ve hızlandırıyor,katkı
yapıyor dolaysıyla bunun ile ilgili düşüncelerimi böyle ifade
ediyorum.
Bizim en önemli sorunlarımızdan biri tarı-mın
kamuoyundaki medyadaki algılaması , tarım kasketli ülkenin başına
bela hatta kriz bunların yüzünden çıktı, diğer tarafta gıda sektörü
marketleri halleri sanki onlar doldu-ruyor tek başına. Kopuk olan
üretici gıda sanayi ilişkisini nasıl geliştireceğiz. Medya-da
tarımı yazan çok az Dünya gazetesinde Ali Ekber Yıldırım, Milliyette
Bülent Yardımcı, Güngör Uras. Medyada ancak sorun olduğu-muzda
gündeme geliyoruz. Ben samimi ola-rak sormak istiyorum, gerek
bakanlığın ça-lışmalarını gerekse tarım gıda konularının medya
sürekliliğini sağlamak için bakanlığı-mız profesyonel olarak bir
reklam veya PR ajansı ile çalışmayı düşünmez mi. İnsanın kendini
anlatması kolay değil bir başka profesyonel yapı bunu daha iyi
yapabilir.
Ben şimdi burada bahsettiğiniz hususları çok iyi anlıyorum, aslında
zamanla belki daha da bu konu anlaşılacak. Bu kişiye bağlı yani
bir bu hususta insanın anlayışı mesela benim bu konudaki anlayışım,
dışa dönük yüzüm, insanları bu noktaya sevk edişim önemli. Bu
konuda bir eksiklik var ama bu medya kısımları çok fazla belki
olması gerekenden daha az önem veriyorum. Belki benden kaynaklanan
bir şey İkincisi bakanlığımızdan kaynaklanan var çünkü tarım bakanlığı
geçmişte bu rolü kendi tabiatından gelen bir halle kamuoyunun
gündemine, basının gündemine taşımada bir yol yöntem bir üslup
geliştirilmemiş. Bunda belki çok fazla suçumuzda yok. Niye yazılı
basında tüketici şehirli.Tarımı ilgilendiren konulara çok az yer
veriliyor,
Tarımı takip edebilecek uzman muhabir sayısı çok az bu yüzden
sizin mesajları verirken çok profesyonel bir çalışma hazırlamanız
lazım Buna birazda sizin mütevazi kişiliğiniz sebep oluyor herhalde.ama
sonuçta Türkiye'de ne yaptığınız değil medyada ne kadar yer aldığınız
önemli nerdeyse.
Ben işin o kısmı hani ne yaptığınızdan çok hani onun çıkışı o
kısmında ben şeyi kabul ediyorum yani ben işin o kısmı ile ilgili
kendi iç dünyamda çok fazla bir istek yükselmiyor bende. Bunu
tahlil ediyorum ama sektör açısından yapılanların, yapılması gerekenlerin
daha çok gündemde olması gerekli olduğunu düne göre daha çok farklı
düşünüyorum. Basında tarım sektöründe yapılanlar, yapılmayanlar,
eleştiriler, yapılması gerekenler, eleştirilerin daha çok gündemde
olması gerektiğini düşünüyorum. Artık benim buna ihtiyacım var.
Çünkü tarım sektöründeki yaşanan sorunlar aktarılmadığı sürece
ben onlarla ilgili kaynak bulmada sıkıntı çekiyorum, insanların
dikkatini çekmede de sıkıntı çekiyorum. Bu bakımdan bu dediğinize
katılıyorum. Ama bunun bence biraz kabul edilebilir makul bir
yolunu bulmam lazım, Yani benim davranış tarzıma da uygun olmalı.
Ben çok görkemli şeyler, böyle flaş şeyler yaparak ortaya koyamam.
Ama daha kabul edilebilir yol bulmam lazım ama nasıl olur onu
da bilmiyorum.
2004 yılı sonunda 2. Tarım Şurası düzenleyeceksiniz
bu konuda ki düşünceleriniz
Bununla ilgili olarak prosedür işliyor. Yani bununla ilgili şura
teşgil etmek, oluşturmak ve yapmakla ilgili bir prosedür var.
Bunun işlediğini, üniversitelerden temsilciler seçildiğini, bunların
toplantılarını yapıldığını ana konularının belli olduğunu biliyorum,
bu bizim bir bakıma 2004 yılında yapacağımız bu şura hem geçmişten
bugüne sağlanan gelişmelerin bir değerlendirilmesi, ama benim
için daha da önemli olanı artık 2004 yılından sonra Avrupa Birliği
ile ilişkilerimizin çok daha netleşeceği bir yıl içinde bulunduğumuz
dolaysıyla söylüyorum. Politikalarımızda ve önceliklerimizde bize
çok net katkı sağlaması lazım.
Tarım şurasını sektöre nasıl mal etmeyi
düşünüyorsunuz, nasıl sahip çıkılacak, nasıl organize edilecek?
Çünkü bir yılgınlıkta var. Şura, panel ve kongrelere karşı.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu bahsettiğiniz konuda çok büyük
problem çekeceğimizi sanmıyorum şunun için , sektörle dialoglarımın
iyi olduğuna inanıyorum., ön yargısızım ve bilgiye , tecrübeye
inanıyorum dolaysıyla bu dediğim şeyleri önemseyerek söylüyorum.
Bu anlayış çerçevesinde ben sektör içinde olan herkesle tartışarak
ve fikri katkı yapacak i tüm insanlar bu olay içerisine katılmaya
davet ederek bu konuda sonuç ortaya koyabiliriz. Buna biz bu ülkenin
çok büyük katılımıyla yerli milli ve dünyada yaşanan gelişmeleri
dikkate alarak kendi politikalarımızı oluşturma konusunda bir
zemin oluşturabiliriz. Bu hususta çevre desteğimizi, muhit desteğimizi,
üniversitedeki desteğimizi ve meslek kuruluşları desteğimizi alabileceğimizi
düşünüyorum ve bunları zaten olmadan da olmaz.
Tarım Paydaşlarına gelmek istiyorum. Sektörün
en önemli kök sorularından biri kurumsal işbirliğindeki zayıf
ilişkiler. Çok önemli birbirine göbekten bağlı kurum başkanları
birbirini tanımıyor. Tarım paydaşları sayesinde Türk tarımının
tedarik sektörü, tohum, ilaç, gübre, mekanizasyon, üretici dernekleri
bir araya geldiler. Tarım paydaşları, tarım şurasında ana başlıklardan
biri olarak yer alacak. ABD, Avrupa'da yıllık sektörel ''Outlook''
toplantıları yapılır. Sektörün önemli kurumları bir arada hem
geçen yılın hem de gelecek yılın değerlendirmesi yaparlar, bu
bir sosyalleşme bilgi alışverişi toplantısıdır. Tarım ve Gıda
sanayiimizi bütünleştirmeye yönelik bir kongrenin çok faydalı
olacağı inancındayım. Bu kongre şuradan önce yapılmış olursa şuraya
daha bir olgunlaşmış gelir. Eğer şuradan bu tarz bir kongre her
yıl yapılsın diye bir karar çıkarsa bu da sektör içi yatay ilişkilerin
gelişmesine faydalı olur diye düşünüyorum. Biz beş kardeşiz üretici,
sanayici, üniversite, gıda, kamu çok kalabalığız gerçekten bir
araya gelmek çok zor ama bir araya gelememenin bedelini de çok
pahalı ödediğimiz ortada .. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Ben bu sizin dediğinizin önemini kesin olarak kabul ediyorum,
yalnız bunun talebi olan ürünü üretmek gibi bir yönü var. Bizim
sektörümüzün içerisinde en dinamik olan kesimler sizin paydaşlar
dediğiniz kesim üreticiler ve sanayiciler, Bunlar çiftçi karakterli
insanlar, sanayici karakterli insanlar, bir tarafta ticaretle
uğraşan bir tarafta akademik çalışanlar yani şöyle bir şey tarımla
ilgilenişte kendilerinin tarımın çok üstünde tarımın dışında iletişim,
bilgi, haberleşme dünyayı tanıma gibi ortamlar içinde bulunmuş
insanlar. Şimdi burada bizim bu konulardaki düşüncemiz çok fazla
ilerleme gösteremiyorsan demek ki böyle konuda çok fazla ihtiyaç
hissetmiyorlar, yani bu aslında ihtiyaç var da bunu herhangi bir
sebeple dikkate almamak, düşünmemek dahil , bir sebeple fark edilmeyen
bir şey midir. Düşünecek olursak bence bu sektörle ilgili bu konudaki
adımların belki bu kadar büyük çapta olması bile buna bir başlangıç
olarak giderek büyüyen bir mekanizma olarak başlatabiliriz. Büyüyen
bir mekanizma yani başlangıçta tüm sektör mensuplarından ziyade
temsilcilerinden oluşan bir şey yapmalı. Belki bunu biraz aramızda
görüşerek bunun sektöre olan katkısının kanaate dönüşmesi için
bir ip uçları yakalayabiliriz. Böyle bir şey olabilir.Ama sizin
kafanızda yalnız sorunun çok önemli katkılar olacağı hususların
herhalde farklı insanlarda değişik insanlarda aynı somut neticeye
gelmediği gözüküyor. Yani bir hasılaya dönüşmediği için belki
bakanlığımız bünyesi içinde geçerli ,başka kurumlar içinde geçerli.
Yani bu konuyu bir hafta sonu önü açık bir zaman içinde bir akşam
15-20 kişiden oluşan bir gurupla tartışabiliriz. Yani paydaşların
her bir temsilcisinin bu konuda ne düşünüyor, ne gibi fayda olabilir,nasıl
sektöre yansıması olur Bunlar anlatıldığında bir çok insan düşünmediği
hususları görebilir, veya tam tersi olabilir. Yani zaten sektör
piyasa mekanizması içinde çalışıyor özellikle bahsettiğiniz alanlar.
Bunları böyle bir araya gelerek de çok farklılaşma gelişme yönünde,
bir değişme yönünde katkılarının belli olmayabileceği ortaya çıkabilir.Yani
bunu biraz konuşmamız lazım .Yani şuanda bu bahsettiğiniz konu
ile ilgili ben böyle bir kendi içimizde oluşturduğumuz temsilcilerden
oluşan bir heyet ile bir değerlendirilmesinin yapılmasını başlangıç
olarak daha uygun görüyorum. Eğer sizlerde hazırsanız bu toplantının
bir planlamasını yapabiliriz.
Vizyon 2023,ARIP, TOBB, TUSİAD, tarım için
bir çok yönde çalışan kurumlar var birbirine benzer reçeteler
birleştirip ortak bir reçeteye dönüştürmeliyiz. 1000 tarım gönüllüsü
önemli ama tarım ve gıda sektöründeki en önemli 100 kurumunda
işbirlikleri çok önemli.
Siz bu konuda bir öneri getirin bunun konuşalım, bir hazırlık
yapın bir öneriyle karşımıza gelin buna bizler ilaveler yapalım
yada çıkarmalar yapalım. Bu konuyu bir hafta sonu bir araya gelerek
serbest bir saatte zamanımız olsun öyle bir iki saat değil uzun
konuşalım. Buradan bir fayda çıkarılacağına inanıyorum.
Doğrudan Gelir Desteği sayesinde birçok
üretici kayıt altına alındı, bakanlık bünyenizde bir bilgi birikimi
oluştu.Bakanlıkta eskisi gibi güçlü yayım çalışması yapamıyor.Bu
bilgileri sektöre verirseniz yani tohum satan, gübre satan, mekanizasyon
satan üretici nerede ne ekiyor bilinse, oluşan bilgi havuzunu
sektörle, üreticilere akademisyenler ile paylaşacakmısınız?
Ben prensip olarak söyleyeyim bununla ilgili olarak arzu edilen
bilgiler ne derece tasnif edilmiş ne derece kullanıla bilinir,
onu bilmiyorum. Ancak biz askeri yada stratejik bir elimizde bilgi
saklamıyoruz. Bir bilgi sakladığımız yok. Türkiye'nin tarım topraklarının
büyüklüğü, dağılımı, mülkiyeti olan insanlar bu kayıtlarda yer
bilgiler. Zaten bu konuda Devlet İstatistik Enstitüsü zaten 10
yılda bir çalışma yapıyor ve yayınlıyor. Biz belki bunun ara dönemlerini
dolduruyoruz.bu çalışmaları yapıyor. Örnek olarak söylüyorum bu
çalışma ödül aldı Trakmak 240 bin üreticinin kaydına sahip bu
müşteri veri tabanında oluşturduğu bilgileri üreticilerin ihtiyacına
daha uygun traktör üretmek için kullanıyor. Tüm üretici bilgileri
tohum ilaç,gübre,sulama firmalarına sunulamaz mı.Böylece özel
sektör üreticiye yönelik daha verimli yayım çalışması yapmış olur.
Ben bu konuda kettum olmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Böyle
bir şeyi hangi mantıkla saklayacağız bunu bilmiyorum.
Son soru üretici birlikleri, üreticiler bu yasayı dört yıldır
dört gözle bekliyorlar. İstedikleri ilgili ürünün içinden yapılacak
kesintiler ile devlete yük olmadan kendi bağımsız sürekli gelir
kaynaklarına sahip olmak.Üyeliğin mecburi olması. Ürün bazında
kurulacak birliklerinin ticaret yapmaması pazarlama ve arge faaliyetlerine
yönelmesini istiyor. 4 yıldır Ankara'ya gidip geliniyor, nihai
taslakta bürokrasinin, maddi bölümün hep es geçildiği görülüyor.
Üretici Birlikleri yasası şu anda Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı.
Büyük bir ihtimalle yasa çıkacak, tamamlanacak. Biz bu konuda
bir çok çevrenin görüşlerini aldık çokta esnek davrandığımız kanaatindeyim.
Yalnız, eğer bu konuda son tasarıda hala üreticilerimizin işin
özüne yönelik konularda çok haklı oldukları görüşleri olduğunu
iddia ediyorlarsa ben sizin bu konuda bir heyet oluşturmanızı
ve bakanlıkta bu konuda yetkili olan şahıslarla görüşmenizi sağlayabilirim.
Yani biz komisyonlarda da bu müdahaleyi yapabiliriz ama sanıyorum
bizim son zamanlarda yaptığımız değişiklikler belki bu konuyla
ilgilenen insanlar tarafından takip edilmemiş olabilir. Yani şunu
yapabilirim size Üretici Birlikleri Yasası'nın son halini gönderebilirim,
bununla ilgili konularda yani temelde itiraz varsa bir heyet oluşturun
ilgili arkadaşlarla görüştüreyim.
Sanayici ile üretici arasında sağlıklı bir iletişim olmamasının
bir nedeni sanayicinin karşısında tüm tarımsal ürünlerin sorunları
ile ilgilenmek zorunda olan ziraat odaları gibi bir yapının var
oluşudur. Ürün bazında üretici birlikleri kendi ürünü ile ilgili
sanayi kolları ile daha detaylı işbirlikleri geliştirebilecektir.Bu
birliklerin sağlıklı doğuşu için üyelik mecbur tutulmalı.
Şimdi mecbur tutulması konusunu pek doğru bulmuyorum. Ama yine
de tartışıla bilinir. Şimdi mecbur tarafından tutulan konular,
şu anda Türkiye'de mecbur tutulan konular çiftçiler belge alırken
veya buna benzer başka sebeplerle üyelikleri zorunlu olarak yapılan
konulardır, Gerçekten çiftçiler kendi kurdukları örgütü kabul
edilmedikten sonra başka yerde mecbur kılarsak olmaz bu işin bence
gönüllülüğüyle ilgili bölümünün iyi anlaşılması lazım. Eğer bir
faaliyet ekonomik katkı sağlayacağına inanılıyorsa insanlar bu
konuda gerekli gayreti göstererek üye olabilir ama zorunlu olarak
yapılması oradaki insanları zorlamış olursunuz.Konu ilgili komisyona
gelmeden öncede olgunlaştırabiliriz. Siz buradaki insanlar ile
görüşün temelde karşı çıkılacak noktaları izah edecek bir gurup
oluşturun ben iki tane isim vereceğim size ol o insanlarla görüşün
o insanlar ile karşılıklı olarak birbirinizi nasıl ikna edersiniz
sonucunu bende dinlemek isterim.
Sayın Güçlü çok teşekkür ederim.
Ben de teşekkür ederim.
|
GÜNDEM
>>
Önce
çiftçiyi inandırmak lazım
>>
Sapeksa'nın
yeni adı Toros Agripak
>>
Cumali Doğru yeniden başkan
>>
TMO alımları çeltik üreticisini sevindirdi
>>
Growtech Eurasia 2004'e ilgi büyüktü
>>
Ekoloji İstanbul 2004 ziyaretçi akınına uğradı
>>
Buğday kalitesine göre bölgeler belirlenecek
ANA
SAYFAYA DÖN
|