SEKTÖREL
Kemal BALABAN
Emekli Tekel Müdürü
Türk
Tütüncülüğünün Dünü,
Bugünü ve Geleceği
Türk tütüncülüğünün dünü, bugünü ve geleceği, hiç değilse yakın
geçmişe yüzeysel olsa da göz gezdirmenin yararlı olacağı inancındayım.
1995 sonrasını kapsayan ve sadece vergiler boyutlu ağırlığında
bir inceleme ile doğru bir sonuca varabileceği konusunda değilim.
Ne yazık ki, kamuoyu ve medyada sansasyonel bulunmadığı için yeterli
kapsamda tartışılıp gelecek için ciddi plan ve programlar yapılmamıştır.
Son olarak tütün yasasında yapılan değişikliklerle, önümüzdeki
yıldan itibaren devlet adına tütün destekleme alımları kaldırılmış
olacaktır. Yerine ikame edileceği ön görülen kurum ve sistemler,
her ne kadar doğru ve olması gerekenler ise de, 500 bin üreticiyi
muhatap kılacak organizasyonun bir yıl gibi kısa bir süre içinde
ve henüz yeni sistemlerden elde hiçbir deneyim ve başlangıç bulunmamakta
iken, yakın gelecek hakkında olacaklar için her hangi bir görüş
ve düşünce ileri sürmek mümkün değildir.
Esasen bu konuda, ön görülenler ilgi ve bilgi bakımından yeterli
olmayan lokal çevreler tarafından alındığı görünümündedir. Konunun
doğrudan muhatabı ekiciler çevresi, çalışanlar ve ilgili meslek
grupları ile yeterince veya hiç muhatap olunmadığı görünümü vermektedir.
Tütünde Tekel'in kalkması sonucu, yeni yasada ön görülen “Tütün
Üst Kurulu” ile konunun düzenlenmesi ve gözetlenmesi sağlanacaktır.
Üst kurulların iddiasındaki amaç; serbest piyasa oluşumunda, piyasa
güçlerinin insafına, tütün ekicilerinin bırakılmaması olmalıdır.
Önemli olan üst kurulların siyaset ve popülizminden ne derecede
uzak kalacağı konusudur. Bu günkü durumu ile güçsüz üretici birlikleri
ve mesleki bağımsız kuruluşlarla korunmasının ve dengenin sağlanacağı
mümkün görülmemektedir.
Size ulaştırmak istediğin bilgileri verebilme arzusu ile yüklenmiş
ve kendimi ağır bir baskı altında hissetmekteyim. 20 yıllık emekliliğimin,
son on yılı tali olarak tütünle ilgim kesilmiştir. Bizi bu konulardan
uzaklaştıran ve soğutan 1980'li yıllardan bu yana Türk tütüncüsünün
aleyhine olduğuna inandığımız gelişmelerdir.
Meslektaşlarımın hemen hemen tamamı bu psikoloji altındadır. Özellikle
tütün eksper ve uzmanlık kariyerine sahip dört yıllık Tütün Endüstri
Mühendisliği yüksek eğitimi görmüş genç meslektaşlarım büyük bir
moral bozukluğu içindedir.
Kişisel olarak belirtebileceğim çare ve yöntemin incelenmesi kapsamlı
yeterli yetkin kurum ve kurallar tarafından oluşturulmalıdır.
İklim, toprak, biyolojik, kimyasal özellikleri yanında üretim
tarzı ve teknikleri ile farklılıklar gösteren Türk Tütünü, etkileşim
sonucu üreticisinde de farklı sosyal yapı ve yaşam biçimlerinin
oluşmasını sağlamıştır. Bu konunun başlı başına araştırılması
gereken sosyolojik bir konu olduğu inancındayım.
Tütün ve tütün ekicisinin geleceğine ilişkin alınacak önlem ve
kararlarda bu temel öğelerin esas alınması halinde sonuçlar sağlıklı
olabilecektir.
Tütün ve tütün ekicisinin yaşam macerasını büyük bir gerçekçilikle
ve resmen bilebildiğim kadarı ile Necati Cumali'nin iki ünlü eseri
vardır. “Tütün zamanı ve Zeliş”in okunması halinde benim bu konuda
dile getirmeye çalıştıklarıma gerek kalmayacaktır.
Türk Tütünü uluslararası camiada ORIENTAL veya Aromatik olarak
adlandırılır. Yurdumuzda başta Ege Bölgesi olmak üzere Karadeniz'in
büyük ölçüde (son zamanlarda azalan üretim ile) Marmara Bölgesi'nde
üretilmektedir. Bu tip üretim bu bölge üretimlerinin %90-95'i
üzerindedir.
Kısmen farklı özelliklere sahip Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde
üretilmekte olan tütünler ülke üretiminin yaklaşık %20-24'ünü
oluşturur. Bu tütünlerin dış alıcısı çok sınırlıdır. Aynı zamanda
yerli harmanlarda da belli ölçülerde kullanılabilmektedir. Son
yıllarda ön görülmeyen boyutlardaki üretim artışları ile stokların
büyük miktarlarda artmasına neden olmuştur. Stok büyüklükleri
yanında, stokta kalma sürelerinin uzunluğu, bakım ve ambar girdilerini
de büyültmektedir. Dolayısı ile zaman içinde kalite düşmektedir.
Türk tütüncülüğünde bu sorunun önemini vurgulayarak belirtmek
isterim.
Tütün tarımından vazgeçecekler için dönüm başına 10 milyon TL
destek ve yardım kredileri veya düşüncesi yeterli ve ciddi olamaz.
Türk tütününde başlangıçta rakiplerimiz Yunanistan olmak üzere,
Bulgaristan, az bir üretim kapasitesi ile Makedonya'dır.Yunanistan'ın
Avrupa Birliği'nei büyük ölçüde subvanse edilmiş ve hala da edilmektedir.
Hemen hemen her Türk vatandaşının kafasındaki Avrupa Birliği
sorusu karşısında ve içimde, Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne katıldığından
bu yana, Türk Tütüncülüğüne ne getirip ne götürdüğünü sorulmalıdır.
Yunanistan'a tanınan kolaylıklar ve imtiyazları düşünemeyeceğimizi,
asgari boyutlarda Gümrük Birliği ortağı olarak sorulmalıdır ki,
muhtemel Avrupa Birliği üyeliğine kadar ülkemizde oluşacak önlem
ve öneriler saptanabilsin.
tütünlerimizin özelliklerini başlıca şöyle sıralayabiliriz?
Doğal özellikleri yanında başlıca Aromatik, özellikleri gelir.
Buna ilaveten sigarada tat , kıyım zenginliği yanma nitelikleri
ile ve dolayısı ile dünyada kullanılan diğer tütün harmanlarında
iyileştirici olarak kullanılır. Esasında kendi içinde yapılan
parçalarla sos ve sair katkı maddeleri kullanılmaksızın içilebilir
üstünlüğüne hiçbir tütün ulaşamaz. Ne yazık ki, ikinci dünya savaşı
sırasında ve sonrasında Türk tütünü için içimi zevkli ve akim,
özellikle Avrupa pazarları bombardımanına uğramıştır. Sonuçta
tütünlerimizin içim zevkine sahip bu yöre tüketicileri kah bedavaya
kah ucuzluk ve kaçakçılık yolu ile çok büyük oranda ve hızla elde
edilmiştir. İçim zevki konusu başlı başına bir özellik taşımaktadır.
Tüm tiryakilik doğuran tüketimlerde olduğu üzere tüketici alıştığının
dışındakine bilhassa tütünden son derece tutucudur ve bağımlıdır.
Aynı süreç yıllar sonra 1970'lerde yoğunlaşarak bilhassa kaçak
yol ile dünya yüzünde önemli tütün üreticisi olan Türkiye üzerinden
işlemiştir. Öyle ki, kaçak boyutu tır filoları ile karadan, küçük
çaplı gemi ve motorlarla denizlerden sürüp gitmiştir. Başlangıçta
önlem alınarak doğrudan sigara ithaline başvurulmuş olsa da gelişme
öncelikle tütün ekicisi sonrasında da çalışanları ve imalatçı
olumsuz yönde etkilenmiştir.
Olumsuzluğun bir diğeri de ithalatımızda yaprak tütün kaleminin
katılması ile olmuştur.
Yaprak tütün ithalatçılarını doğrudan başlıca neden, yurtta
kaçak tütünü önlemek için kaçaktan gelen sigaraları doğrudan yurt
içinde imal teşebbüsüdür. Dahilde üretim ve sarılışın en büyük
engeli de Tekel'dir.
Hatırlayabildiğim kadarı ile ithal ve imalatın serbestleştirilmesi,
1980 sonrası ve 1990 başlarındadır. Bu olgu yukarıda işaret ettiğim
gibi farklı bir içim tarzı olan yabancı sigara tiryakiliği esasen
kaçak yollardan yeterince yaygınlaşmış bulunmakta idi. Dahilde
tütün tekelinin kaldırılmasına da ayrı bir ilginçliktedir. İlgisi
olmayan bir yasa ile konan, birkaç madde işi halletmiştir. Süreç
burada durmamış, bugünlere gelindiği gibi tekelin tamamen kaldırılması
ile devam etmektedir.
Bilindiği üzere, kalkınmış ülkelerde sigara tüketimi, türlü mücadele
ve engellemelerle hayli azalmıştır. Dolayısı ile tütün tarımı
ve endüstrisinde büyük daralmalar olmuştur. Şüphesiz sigara tüketim
rekorlarına sahip ülkemizin haklı olarak ilgi alanı olmuş ve olmaktadır.
Diğer bir ilgi çekici husus da sigara ithali ve dahilinde yabancı
sigara üretim ve satışının serbestlik kazanması sonucu sigara
kaçakçılığının mucizevi bir biçimde kesilmesidir.
>>>>>>
BU HABERLE İLGİLİ DİĞER GELİşMELER
|
SEKTÖREL
>>
Buğdayın
yolculuğu ve form gıda
>> Süne
zararlısı
>> Pamuğun
tarihçesi ve çöküşü
>>
Seralarda domates
yetiştiriciliği
>>
Erik yetiştiriciliği
>>
Türk Tütüncü'lüğünün dünü, bugünü
>>
Çukurova'da
Alara Entegre Meyve Üretim Projesi
>>
Makarna
sanayi
>>
Süt ineklerinin
kuru dönemde beslenmesi
ANA
SAYFAYA DÖN
Yaprak tütün ithali ile oluşan sonuçları yüzeysel bir irdeleme
abartılı olmadan ve en mütevazi değerlendirme ile şöyledir:
500-575 bin dolayında olan ekici adedi ki hemen hemen her ekici
bir aileyi kapsar, bu gün iş tüketimde kullanılan sigara için
fabrikalara verilen tütün miktarı yaprak tütün olarak takriben
100-120 bin ton kadar olup, bunun ithal payı bugün için %40 oranında
ve yaklaşık 35-40 bin ton dolayındadır.
Bu ithalat doğrudan tütün üreticisine ya da şimdilik stoklarımızın
artımına neden olmaktadır. İthal yaprak tütünün etkileyeceği aile
sayısı %15 dolayında olup, nüfus sayısı olarak şimdilik 60-75
bin dolayında tütün ekicisini kapsar.
Ülkemizde tütün üretimi büyük ölçüde fakir ve sulanamayan topraklarda
üretilmektedir. Bir bölümü ise verimli sulanabilir ve gübrelenebilir
ortamda yetiştirilmektedir. Gübrelemek tütünün kalitesini büyük
ölçüde olumsuz etkilemektedir.Türk tütünü bitki boyu ve yaprak
ebadı itibariyle küçük ve orta boydadır. Kurumuş halde renkleri
altın sarısı ve altın kırmızısı renktedir. Renk tütünün kalitesinde
ve değerini tayininde önemli bir ayraçtır.
Bunun dışında kalite tayininde olgunluk, hastalıklara maruz kalıp
kalmadığı, yaprak elastikiyeti, koku vs. bunlara eklenecek esas
ve ayrıntılı olarak daha birçok sebep vardır.
Yetiştiği iklim, toprak sulama, gübreleme tütün verim ve kalitesini
etkiler. Üstün kalitesini Türk tütünü, fakir denebilecek topraklarda
kazanır. Diğer u civardadır. Diğer mıntıkalarda tür farklılığından
dönüme verim bundan fazladır. Yaşlı geçen yıllarda verim artar
kalite düşer.
Kimyasal bileşimi itibariyle aromatik olan maddelerce
zengindir. Bunun yanında nikotin ve diğer insan sağlığına olumsuz
etkileyen maddeler itibariyle en alt düzey ve orandadır.
Bu bakımdan dünyada yaygın olarak sigara harmanlarının iyileştirilmesinde
%75-15 oranlarında kullanılır.
Hasat sonrasında tütünler bir süre gölgede dinlendirilerek kısmen
soldurulur ve bu oranda yapraklar kınnaplara dizilerek kurutma
işlemine verilir.
Kurutma güneşte olur. Bu husus tütünün kalitesini ve içim karekterini
tayin edici olmaktadır. Doğal “Aromatik” olan “Oriental Tütünler
bu tarzda kurutulur. Buna uluslararasında (sun-cured) ismi verilir.
Diğer tip tütünler ısıtma veya gölgelerde kurutularak farklı içim
karekterinin oluşması sağlanır.
Sonuç olarak üretim teknikleri yanında tütünün kurutma teknikleri
uygulaması ile onun tip ve kalitesinin ayıracı oluşması sağlanır.
Tütün ve üretim birimlerinin büyüklüğü sahip olunan alana ailede
çok çalışabilecek fert sayısına bağımlıdır. Dışardan sağlanan
işçilikle tütüncülük ekonomik olmaz. 5-6 yaşındaki çocuklar dahil
eli iş tutan nine ve dedeler tütün işçisidir. Aile içi oluşan
bu dayanışma sonucu çoğunlukla dışardan işçiliğe başvurulmaz.
Bunun sonucu nadiren dışardan işçi çalıştırılır.
Tütün ekicilerinin yeni yerleşim yerleri ve gurbetçilik alışkanlıkları
da yoktur. Olsa bile büyük zorunlulukların sonucudur. Sıradan
bir olay sayılmaz. Büyük şehir çevrelerinde oluşan gecekondu bölgelerinde
Ege Bölgesi'nden tütüncülere rastlanmaz.
Tütün tarımında tarla hafriyatı (düzenlemesi) ile küçük boyutlarda
olmak üzere fide dikimi ve çapa ilaçlamaları dışında makine kullanımı
yoktur. Ağırlıklı olarak el işçiliğine dayanır.
Tütün üretilen arazilerde başka ürün üretiminin rantabiletesi
yoktur. Yukarıda işaret edildiği üzere sahip olunan arazi küçüklüğü
yanında kır ve susuz makinelerin giremediği verimsiz tarım arazileri
aile geçindirebilecek düzeydedir.
Tüm bu verilere ilave olunacak çok farklı ve ilginç özellikler
mevcuttur.
Bütün bu farklılıkların tek değişmezi aile işletmesi boyutunda
olduğu kadar tütün tarımını yapan ailelerin sosyal ve ekonomik
yapısını araştırılarak alınacak önlemler bunlara dayandırılmalıdır.
Bütün üretim bölgelerini kapsamak üzere Tekelden alınan tütün
ekimi ruhsatı niteliğindeki tütün ekici cüzdanı sayısı 550-600
bin civarındadır. Her cüzdan ağırlıklı olarak bir aileyi ihtiva
eder. Bir ailenin bir çok cüzdan taşıdığı gibi bir mülakata yanlış
bir yorumdur. Zira daha önce izah etmeye çalıştığım üzere tütünümüzde
büyük işletmecilik yok denecek kadar azdır. Büyüklüğün rantabiletesi
yoktur. Genellikle Güneydoğu ve Doğu Bölgelerimizde kısmen uygulanan
“maraba, denen orakçılık usulünde, bir çok cüzdanın bir kişide
toplanmış olması aile sayısını azaltmaz, olsa bile çok az bir
orandadır.
Neresinden hesap edilirse edilsin 500-600 bin ailenin 5 kişinin
altında fert sayısı ile yorumlanamayacağı kırsal alanlardaki realiteyle
çelişkili olacaktır. Bu durumlarda tütün konusuna bağımlı, sadece
ekici boyutu ile 2,5-3 milyon nüfusu kapsar. Bu sayıya tütüne
bağlı işlerden taşıma, muhafaza ve bakım maniplasyonu denen yaprak
tütünlerin standartlarına göre kalitelere ayrılıp ambalajlanması
gerekmektedir.
Hele hele tütün ekicisinin aile efradı itibariyle 2-3 kişiden
ibaret saymak, konunun büyüklüğünü küçültmek için baş vurulan
bir tertip veya bilgisizlik ve aymazlıktır.
Buna benzer bir özellik te tütün mamülleri olarak gösterilmekte
ve ihracatın büyük boyutlarda mamüllerde yapıldığı hissini yaratılmaya
çalışmaktadır. Esasla tütün mamülleri kapsamına sigara dışında
yaprak tütünlerinin standartlaşmış, işlenmiş ve ambalajlanmış
biçimleri dahildir.
Asırlardan bu yana Türkiye tütün üreten ve Tütün ihracatçısı olarak
anılan bir ülkedir. İhracat savaş yıllarında bile durmamıştır.
Sigara ihracatı olarak Türkiye dış pazarlarda yer tutamamıştır.
Sigara ihracatı için teamül olarak uygulanan sigara sayısı birimidir.
Bu durum çeşitli ad ve tipteki sigaraların muhtelif boy ve kalınlıkta
olmalarındandır. Bu farklılıklar belli adetlerde ambalajlanan
sigaraların değişik ağırlıklarda olmasını doğurur. Bu bakımdan
üretim ve ihracat gibi süreçlerde miktar sigara sayısı ile belirlenir
ve verilir.
Üzülerek ifade etmek durumundayım benim gücüm bu kadarına yetmemektedir.
Yaşamın verdiği enerji sınırını ve boyutu buraya kadar.
Aslında söylenecek daha çok söz var. Noksanları telafi eder ümidi
ile Tütün Platformunca yayınlanan son tebliğden tebliğin her satırına,
düşünce ve inanç olarak katılmaktayım.
|